Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.
Müzik GaRaJanda

Fazıl Say Resital / 21 Nisan / Beşiktaş Kültür Merkezi

21 Nisan 2014 Pazartesi 21:00
Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, 21 Nisan akşamı BKM Sahnesi'nde!

Fazıl Say'ın klasik müzik bestecilerinden eserler seslendireceği resital, dinleyicilere unutulmaz bir gece yaşatacak.

"O, sadece dahi bir piyanist değil; şüphesiz kendisi 21. yüzyılın en büyük sanatçılarından birisi olacak." (Le Figaro)

Beste yapmak, her zaman bir doğaçlama biçimidir: fikirler, müzik parçaları ve hayali şekillerle... Besteci ve piyanist Fazıl Say'ın sanatsal rotası ve dünya görüşü de işte bu açıdan yorumlanmalıdır. Bir besteci olarak öz-algısının temelini oluşturan estetik bakış açısı da, Cortot'un öğrencisi Mithat Fenmen ile piyano dersleri sırasında aşinalık kazandığı bu özgür formlardan gelir. Fazıl Say, yirmi beş yılı aşkın bir süredir, giderek daha materyalistleşen ve daha karmaşık şekilde yapılanan klasik müzik dünyasında eşine ender rastlanan bir şekilde hem dinleyiciler hem de eleştirmenlere dokunmaktadır. Bu sanatçıyla gerçekleşen konserler bambaşkadır. Çok daha direkt, daha açık, daha heyecan vericidirler; kısacası, doğrudan kalbe ulaşırlar. Aynı şey, besteleri için de söylenebilir.

Fazıl Say ilk eserini -bir piyano sonatı- henüz 1984 yılında, on dört yaşında, memleketi Ankara'da konservatuvar öğrencisiyken besteledi. Gelişiminin bu erken aşamasında bestesini, keman ve piyano için "Siyah İlahiler / Schwarze Hymnen" ve bir gitar konçertosu gibi, opus numarası verilmemiş birçok oda müziği eseri izledi. Ardından, kendisine New York'ta "Genç Konser Sanatçısı Seçmeleri"ni kazandıran eserlerinden, Nasreddin Hoca'nın Dört Dansı'nı opus 1 olarak kabul etti. Bu eser, özünde onun şahsi tarzının belirgin özelliklerini ortaya koyuyor. Rapsodik, fantezivari bir yapı; çoğu zaman dansa benzer, senkopasyon kullanarak yapılan, değişken bir ritim; sürekli, canlı ve dinamik bir nabız ve kökeni çoğu zaman Türkiye ve komşularının halk müziklerine dayanan melodik fikir zenginliği... Bu açılardan bakılınca Fazıl Say, bir ölçüde Bela Bartok, George Enescu ve György Ligeti gibi, kendi ülkelerinin zengin müzikal folklorü üzerinde ilerleyen bestecilerin geleneğinde yer alıyor. John Cage ve hazırlanmış piyano eserlerinden aşina olunan teknikleri kullandığı Kara Toprak (1997) adlı piyano eseri ile uluslararası alanda dikkatleri çekti.

Bunun ardından Say, giderek büyük orkestral formlara döndü. Nazım Hikmet ve Metin Altıok'un şiir ve biyografilerinden aldığı ilhamla solistler, korolar ve orkestra için, özellikle de Nazım oratoryosunda olduğu üzere, Carl Orff gibi bestecilerin geleneğini sürdüren eserler besteledi. Bu bestelerinde Say, modern Avrupa enstrümanlarının yanı sıra, kendi anavatanı Türkiye'den de kudüm, darbuka ve ney gibi enstrümanları sıklıkla ve özenle kullandı. Bu ise müziğe, onu kendi türündeki birçok benzer eserden ayıran bir renk kattı. 2007 yılında aynı isimle bilinen ünlü masallardan esinlenen, ancak bir haremdeki yedi kadının kaderini anlatan "Harem'de 1001 Gece" adlı keman konçertosuyla uluslararası arenada tekrar ilgi topladı. Patricia Kopatchinskaja tarafından seslendirilen dünya prömiyerinin ardından bu eser birçok uluslararası konser salonunda seslendirildi. Sanatçı birinci senfoni eseri olan "İstanbul Senfonisi"nin ardından, ikinci ve üçüncü senfonileri "Mezopotamya" ve "Universe" eserlerini tamamlayarak kayıtlarını yayımladı.

Fazıl Say, Konzerthaus Dortmund'ta beş yıl süren misafir sanatçılığının sonunda, 2010 yılında prömiyeri yapılan ilk senfonisi "İstanbul" ile daha da büyük bir başarıya ulaştı. 2013 yılında Fazıl Say'a üçüncü "Echo Klasik Müzik Ödülü"nü kazandıran "İstanbul Senfonisi", WDR ve Konzerthaus Dortmund tarafından "Ruhr. 2010" kapsamında ortak olarak sipariş edilmiş olup Boğaziçi'ndeki metropole ve milyonlarca sakinine coşkulu ve şiirsel bir hediye niteliği taşıyor. Aynı yıl, diğer eserlerinin arasında "Boşanmak" adlı (atonal prensiplere dayalı) "Yaylı Çalgılar Dörtlüsü" ve "Salzburg Festivali" için "Nirvana Yanıyor" adlı piyano konçertosu ile Mecklenburg-Vorpommern Festivali için bestelenip prömiyeri Gábor Boldoczki tarafından gerçekleştirilen bir Trompet Konçertosu gibi sipariş eserlerin bestelenişine tanık oldu. 2011 yılında Schleswig-Holstein Müzik Festivali tarafından verilen sipariş üstüne Say, Sabine Meyer için İranlı şair Ömer Hayyam'ın hayatı ve eserlerini anlatan bir Klarnet Konçertosu yazdı. Fazıl Say'ın eserleri, günümüzün en tanınmış yayıncılarından, Schott of Mainz tarafından tüm dünyaya dağıtılıyor.

Yorumlar

Aynı gece