Nedir

Bölümler
Yazan: Pin-up
Tarih: 10 Şubat 2005

Amerika'nın en tanınmış caz eleştirmenlerinden Marshall W. Stearns "Caz, Avrupa çalgılarını kullanan ve Avrupa armoniğini, Avrupa-Afrika melodiğini ve Afrika ritm unsurlarını birbirine bağlayan, doğaçtan çalınan (emprovize) Amerikan müziğidir." der. Ancak Avrupalı caz uzmanları, cazın "Amerikadan dolayı" değil de "Amerikaya rağmen" var olduğu görüşündedirler. Zencilerin Amerika'da içinde bulundukları durum düşünülürse bu fikrin de doğruluk payı taşıdığı görülür. Bu durumda Stearns'ün tanımındaki "Amerikan müziği" sözcükleri yerine "Uluslararası müzik" demek daha doğru olacaktır. Ama caz müziği, beyaz ve siyah ırkın müzikal planda karşılaştıkları yerde yani Amerika'nın New Orleans şehrinde doğmuştur. Ayrıca ortaya bir de caz müziği coğrafyası çıkmıştır ki Harlem, Chicago, Kansas City ve Los Angeles, New Orlenas'a ek olarak bu coğrafyanın merkezlerini oluşturular.


Cazın gelişmesindeki en etkili yön, onun stilidir. Cazın stil açısından gelişmesi belli bir tutarlılık, bir mantık, belli bir zorunluluk ve bütünlük içinde olmuştur. Bu da gerçek sanatın gelişimini belirleyen bir özelliktir. Caz stilleri cazın doğumundan başlayarak gelişimini sürdürmüştür.

Diğer yandan caz müziğinin unsurlarını da incelemek gerekir. Cazı, geleneksel Avrupa müziğinden ayıran asıl niteliği ton oluşumundadır. Müziğin düzeyi buna göre ölçülür. Bu oluşum cazcı için bireysel bir sorun olduğundan, birey ile ton oluşumu arasında bir ilişki vardır. Cazdaki yorumlayıcı, geleneksel müzikteki besteciliğin yerini almaktadır. Paul Whiteman, cazın ton oluşumundaki anlamı şöyle açıklar: "Caz, birşeyi söylemek anlamına gelmez; caz, o şeyin söylendiği tarz demektir."

Gercek cazın dayandığı emprovizasyon (doğaçlama), cazda kollektif olarak gerçekleştirilir. Dışarıdan bakanlar için bu şaşılacak bir durumdur elbette. Kollektif emprovizasyon, var olan temaların yardımı ile olur. Temanın armonisi, yani melodiye eşlik etmek üzere çalınan belli akorları vardır. Cazcılar emprovizasyon sırasında çaldıklarının, temaya göre verilen bu akorlara uygun olmasına bakarlar. Kollektif emprovizasyon böyle gerçekleşir. Çoğu cazseverin inancının aksine, aranjman cazda emprovizasyon özgürlüğünü engellemez, tersine buna yardım eder. New Orleans Rhythm Kings gibi eski bir orkestranın çaldıkları buna somut örneklerdir. Şöyle ki, emprovizasyon sırasında müzikçi çok daha özgür ve bireysel olabilir. Çünkü aranjman sayesinde orkestranın diğer üyelerini dikkate alma zorunluluğu azalır. Geleneksel Avrupa müziğindeki kompozisyon ile aranjman arasında ise gerçekten bir terslik vardır.

Önceki bölüm
« Ne değildir

Yorum yazın

Yorum yazmak için üye girişi yapmak gerekiyor.
Üyeyseniz giriş yapın, değilseniz üye olun.
  • doğaçlamanın kompozisyon bütünlüğünden daha fazla önem arz ettiği, genel anlamda enstruman hakimiyetinin yüksek olduğu, nispeten zor anlaşılan ve sevilebilen bir müzik tarzıdır.tarihi boyunca kendi alt kültürünü oluşturabilmiş, müzisyenelerce farklı tarzları ve akımları yaratılmış, müzik ve hayal gücünün birleştiği son noktadır diye düşünüyorum

    malesef ülkemizde pek tanınmayan, tanıyanlarında genelde kendilerinin diğerlerinden bir gömlek üstün olduğunu kanıtlama çabalarının bir numaralı aracı, ego şeysi aynı zamanda.unutulansa jazz'ın bir insan müziği olduğu, sokak ruhu barındırdığıdır.herhangi bir "elitist" akım olmadığı, sadece belli bir kitleye hitap etmediğidir.

    ama ne yazıktır ki bazı insanların o çok keyifli brunch saçmalıklarının, dertsiz ve sahte yaşamlarının bir numaralı fon müziği konumunda.
    Üye
    Fa_major
    Tarih
    25 Mart 2008 00:00
  • Jazzın sadece pahalı, tabiri caizse "züppe" mekanlarda çalınması gerçekten kötü. Malum, herkesin 33'lük biraya 10 lira verecek bütçesi olmuyor. İstanbul'da hiç ucuz bir jazz konseri görmedim. Babylon'a gidiyorum denk geldiğim zamanlar. Ama orası da oldukça kazık bir yer. Hoş, onlar da artık paranın yolunu seçer gibiler. Aylık programlarına bakıyorum da, yeni çıkan rock grupları ve dj'lerden geçilmiyor.

    Tabi ki ucuz mekanlarda da jazz müziğe rastlamak için biraz talebinin olması gerekiyor. Ben rock ve disco müzik çalan yerlerin önünden geçerken surat ekşitmeyi denedim ama, başarısız bir girişim oldu sanırım. :)

    Jazz adına bulabildiğim tek (nispeten) ucuz yer Hayal Kahvesi. Orda da ayda bir Passiflora konserleri oluyor. Yaptıkları müzik Latin-jazz. Kanımca çok güzel bir karışım. Duymamış olan arkadaşlara tavsiye ederim.

    Bu arada, yazı çok başarılı ve (yazık ki nadiren rastladığım birşey) yorumlar çok seviyeli. Umarım bulaşıcıdır. :)
    Üye
    Amarth
    Tarih
    23 Mayıs 2007 00:00
  • cok güzel işe yarar bi yazı olmuş.teşekkürler
    Üye
    canmert
    Tarih
    27 Ekim 2006 00:00
  • caz hakkında bilmediğim birçok şey öğrendim
    yazan arkadaşa teşekkürler....
    Üye
    sheva397
    Tarih
    22 Temmuz 2006 00:00
  • Bu yalın ve açıklayıcı makale için teşekkürler Ayşegül Esen. Yapılan birçok yorum ve anoloji açıktır ki bilen bilmeyen, ilgilenen ilgilenmeyen ya da merak edip geliştirmek isteyen birçok kişi tarafından kaleme alınıyor. Benim tüm bul zenginliğe eklemek istediğim önemli bir konu var.

    Makale yazarının ve yorum yazan arkadaşların da ifade ettikleri gibi caz İngiliz emperyalizminin Afrika zencilerini ucuz emek gücü olarak kullanmak istemesinin ve bu arada da bu nüfusa emeklerinden başka hiçbir değer (hem önem hem de mülkiyet anlamında) vermemesi gibi bir nedene referansla doğmuştur. Blues soylu kent kültürü içinde ve özellikle klasik icracılığın yani klasisizm döneminin (ya da monarşi ve kapitalizm) içinde doğamazdı. Bu ancak kültürlerinden koparılan ve zorla Avrupa ve Amerikaya getirilen zencilerin kendi kültürlerini - Ayşegül Esen'in de belirttiği gibi - ruhani ve yaşanmışlık dolu bir tür müzik icrasıyla gelişebilirdi.

    Zaten klasik müziğin hakim olduğu kültürel paradigmayı da ancak doğaçlama ve özgür ifade gereksinimi duyan birileri oluşturabilirdi ki öyle oldu. Bunun benzeri Anadolu'da saray ve çevresinden etkilenip padişah ve osmanlı övgüsü içinde olan ve yine klasisizmin etkilerini taşıyan Itri, Dede Efendi ve sonrasında gelen müzikçilerin, sanki bir karşı atakmışçasına Anadolu kültür ve etkileşiminin doğurduğu bugüne uzanan "bağlama"mız ve halk ozanlığı ile parkur dışı bırakılma çabasına benzemiyor mu? Kuşkusuz.

    Kuşkusuz ki öyle; zaten bunu dünya üzerinde totaliterizmin karşısına çıkan ve dünyanın her yerinde patlak veren serbestlik ve özgür icra ya da doğaçlama arayışı ile açıklayabiliriz. Bu arayış öyle büyük olmuştur ki bu müziğe, klasik icradan blues'a ve yaratım serbestliğinin zevkiyle denenebilecek her ritm ve armoni ile caz'a uzanmıştır. Karşımıza bugün jazzrock, jazzfunk, fusion, acid jazz veya postmodern caz diye çıkan tüm bu türlerin arkasında yatan neden, toplumların ya denenmemişleri arama çabası veya özgürlüğün tadını çıkarmak istemesidir.

    Yazımın amacını aşmamak kaydıyla özetlersem; nasıl ki monarşinin ve faşizmin hakim olduğu tarihsel süreçlerde aynı serbestiye engel olan katı ve matematiksel, notalı ve akorlara dayanmayan müziğin var olduğu bir paradigma hakim idiyse, bu baskıların ve serbestliğin halklar tarafından elde edilmesi yahut elde edilme çabası da açıktır ki doğaçlama ve serbest icracılığın zirvelerinin hedeflendiği caz ve türevlerini doğurmuştur.

    Caz ve doğduğu kültür olan ezilmişliğin, o ezilmişliği yaratan emperyalizm ve sermaye tarafından sahip çıkılır gibi gösterilmesi ve diğer anlamıyla farkına varmak ve baskıları yırtmak anlamına da gelen cazın halka indirilmesinin önündeki engeller belki bu yeni koşullar dolayısıyla, kimbilir yepyeni bir postcaz veya yeni bir tür müzik türü doğurur. Ne dersiniz?
    Üye
    baris_bmmf
    Tarih
    5 Mart 2006 00:00
  • eklemek istedigim bir sey daha: (geç bir yorum ama) bence de jazzin mekani daha samimi bi ortam olmali. cev'in bahsettiği gibi bir yerin burda da açilmasini ben de çok isterim. ve biseyi merak ediyorum: (bu konuda yaniliyor olabilirim. yanlissam lütfen düzeltin.) istanbul, birtek avrupa yakasindan mi ibarettir acaba? bütün güzel jazz konserleri, festivaller avrupa tarafinda oluyor. benim gibi asya tarafinda yaşayanlar oraya ulaşmakta güçlük çekiyor. düşünsenize; günün tüm yorgunlugu üstünüze çökmüşken, bir de gecenin o saatinde köprü trafigine giriyosunuz!... gerçi o konser için deger ama :) zor bişey yani... ama dedigim gibi yaniliyor olabilirim; ben, kadikoy, caddebostan vb yerlerde konser yerlerinde bir jazz konseri görmedim simdiye kadar. yoksa dünya'dan habersiz miyim? bir bilginiz varsa söyleyin, eleştirin sevinirim. tesekkürler...
    Üye
    nufux-
    Tarih
    14 Eylül 2005 00:00
  • bu yaziyi simdi gördüm ve hemen okumaya başladim. yazan arkadaşa tesekkür ederim; güzel bi yazi olmuş. jazz hakkinda bilgilenmeye ihtiyacimiz var ve bu makale ile jazz konusunda epey fikir sahibi olmamiz mumkun. pin-up'a tesekkur ederim.
    jazz dolu bir hayat geçirmek dilegiyle...
    Üye
    nufux-
    Tarih
    14 Eylül 2005 00:00
  • Blues ortadan kalkarsa caz da caz olmaktan çıkar


    evet ne doğru bir söz blues afro-amerikan sistemi müziğin omurgası;cazın atasıdır....

    ve ne kadar blues sanatçısı varsa o kadar farklı yorum var demektir...

    blues da notalar değişmez;tarzlar değişir...
    Üye
    baseren
    Tarih
    1 Eylül 2005 00:00
  • Merhaba. Gerçekten güzel yazı olmuş, teşekkürler. Yeni yeni cazı keşfetmeye ve sevmeye başladığım, seviyorum galiba ama nedir bu caz diye düşündüğüm şu dönemde benim için iyi bir başlangıç oldu. Yakın zamanda tam da yorumlarda yazıldığı
    cazı ben daha cok dumanlı yerlerde dinlenilmesi gereken bi müzik tarzı olarak görüyorum
    tarzında bir mekanda bulundum. Mekan malesef Almanya, Köln'de. Küçücük 6 tane adamın ve enstrümanlarının zor bela sığıştığı bir sahnesi, duvar kenarında balkon gibi, insanların yanyana oturduğu, bistro masaların başında elinde birasıyla ayakta dikildiği bir mekan. Adı, Papa Joe's Souvenirs. O kadar samimi, keyifli bir tecrübe oldu ki keşke Ankara'da da böyle yerler olsa diye düşündüm. Belki İstanbul'da vardır ya da açılacaktır.
    Üye
    cev
    Tarih
    5 Temmuz 2005 00:00
  • Buna ben de katılıyorum. Benim sevdiğim caz, piyano, bateri, üflemeli çalgılar, kontrbas, belki gitar, ve vokal olmalı. Ben de elektronik cazı sevemedim.
    Üye
    mavicocuk
    Tarih
    29 Haziran 2005 00:00
  • cazda bence gerçek duygular var günümüzdeki şiddet içerikli müziklerin yanında kenarda köşede kalmış aşkı anlatıyor eskiden insanlar müzik yapmak için yapardı ben şimdiki modern cazı da beğenmiyorum elektronik aletlerin girişiyle tüm o heyecan ve doğaçlama duygusu da yok oldu
    Üye
    burcu_
    Tarih
    28 Haziran 2005 00:00
  • Çok güzel yazmışsınız ellerinize sağlık.

    Ben de cazın bir entellektüel müziği olarak nitelendirilmesinden rahatsızım. Herhalde bu müziği anlamasının zor olması, kullanılan aletlerde büyük ustalık gerektimesi cazı klasik müziğe yaklaştırıyor. Bu yüzden zenginler veya entellektüeller bu müziği sahipleniyorlar. Yapmamaları gerek tabi ayıp...
    En basitinden böye bir yorum yapılabilir.
    Üye
    mavicocuk
    Tarih
    13 Haziran 2005 00:00
  • Caz gitarcılarına bir ekleme: cazda kullanılan akorlar gitarda klavyeli enstrumanlara göre daha yumuşak ve güzel tınlarlar. Ve bu tınılar Bill Evans gibi caz müzisyenleri tarafından klavyede taklit edilmiştir.
    Üye
    jojo64
    Tarih
    18 Mayıs 2005 00:00
  • Habbecik bile "Haşa,biz caz yapmıyoruz,kulağımızdaki seslerden bir sentez yapıyoruz" diyorsa "Caz çok zor birşey olmalı" mı denilmeli?Ama mühim olan samimiyet ve bunu paylaşabilmek bence.Müzik günden güne gelişiyor,dallanıyor.Sahşen ben bu tür-tarz karmaşasından kurtulamadım.Keşke herşey açık,net olsa.Bilgiyi düzenlemek de bir sanat,hatta daha zor bir sanat!
    Neyse saçmaladım ben.Ama biri beni bu tarz karmaşasındar kurtarırsa sevinirim...
    Üye
    MSS
    Tarih
    13 Mayıs 2005 00:00
  • hocam konu çok iyi.. rock davulcusuyum ama caza karşı büyük bir sempatim var ve bu müziğe bir yerlerden başlamak istiyorum. şimdilik MILES DAVIS cd aldım ve anlamaya çalışıyorum bana bu konuda(nerden başlamalıyım) yardımcı olabilecek arkadaşlar varsa sevinirim.
    Üye
    necroshine
    Tarih
    2 Mayıs 2005 00:00
  • ör: babylon falan filan..neden lüx mekanlarda yapılmamalı: bence caz biraz dağınık bi müzik ve o yüzden cazın babylon gibi yerlerde icra edilmesi bana rahatsızlık veriyo, bence cazı kasıntı bi müzik gibi gösteriyo, yani insanların oraya gidip ellerinde pipo masalarında sarap kadehi bana fazla drüst gelmiyo, cazı ben daha cok dumanlı yerlerde dinlenilmesi gereken bi müzik tarzı olarak görüyorum tabi bu benim görüsüm.!!! umarım sorunun cevaplayabilmişimdir.
    Üye
    hk_guitar
    Tarih
    7 Nisan 2005 00:00
  • hk_guitar, bahsettiğin mekanlara örnek verebilir misin? neden pahalı mekanlarla cazı birleşmeyeceğini düşünüyorsun?
    Üye
    wogon
    Tarih
    7 Nisan 2005 00:00
  • konu süper.... abi benim anlamadığım bişey var, günümüzde çoğu kişi caz dinlemek için bira fiyatlarının 10 milyon olduğu yerleri seçiyolar buna bi anlam veremiyorum caz böyle bişey olmamalı caz lüx mekanlara bikaç beden büyük gelir diye düşünüyorum.....sizce?
    Üye
    hk_guitar
    Tarih
    7 Nisan 2005 00:00
  • Evet cazın sokulduğu durum çok kötü şu an, her geçen gün dahada sosyete müziği kıvamına getiriliyor bu güzelim müzik. kutay arkadaşım gitarı oldschool jazz da gerçekten eşil ens. olarak görebiliriz fakat modern cazın doğuşuyla hatta fusion muziğin etkisiyle gitar cazda vazgeçilmez bir unsur olmuştur...
    Üye
    utku_death
    Tarih
    22 Mart 2005 00:00
  • eline sağlık Pin-up,sağol..



    sadece rock bir yere kadar


    yazıya katıldığımdan daha fazla katılıyorum.
    yani yazıya katılanların yorumları isabetli şeyler olmuş.


    müzikle,hep..
    Üye
    düşyılmaz
    Tarih
    16 Mart 2005 00:00
  • bu yazıda emegi geçen arka teşekkürlerimi sunar,
    herkese cazı tavsiye ederim.
    sadece rock bir yere kadar,
    caz da güzeldir...
    Üye
    petrarca
    Tarih
    8 Mart 2005 00:00
  • ..... yorum yok
    Üye
    XZANDER_x_X_x
    Tarih
    5 Mart 2005 00:00
  • kesinlikle cazın ne olduğu çok güzel özetlenmiş. herkes için süper anlaşılır olmuş. haddim olmayarak gitarist arkadaşlar için ufak bir iki ekleme sanırım faydalı olabilir. makalede gitarın bir eşlik enstürmanı (rhytm section) olduğunu görüyoruz. bu gerçekten böyledir. özellikle 1950'lere kadarda böyle süregelmiştir. gitarın büyük orkestralarda solist olarak kullanılabilmesinin önündeki en büyük engel sesinin diğer enstürmanların arasında kaybolması ve amplifikasyonununda bir o kadar zor olmasıydı.bunun için insanlar yinede çok çeşitli şeyler denedi, gitarların kasaları büyüdü, mikrofonlar denendi vs. en sonunda elektro gitarlar bir ihtiyacın sonucu olarak ortaya çıktı.
    Üye
    kutay__
    Tarih
    14 Şubat 2005 00:00

Anket

--rebel-- sorar:
mars volta yı duydunuzmu
  • evet, bence yakında piyasayı sallayacaklar tarif edilmeyen bir tarzları var
  • hayır duymadım(tavsiye ederim)
//www.garaj.org