Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.

Grup / müzisyen

Filtre

Dil
Tip
 

PJ Harvey - Good Fortune (türkçe Çeviri) şarkı sözleri

Ekleyen: -Damien-
Diğer PJ Harvey parçaları
Threw my bad fortune of the top of a tall building [attım kötü talihimi yüksek bir binanın tepesinden]
I'd rather have done it with you [Onu seninle birlikte yapmış olmayı tercih ederdim]
Your boy's smile five in the morning [senin çocuksu gülümsemen sabahın 5'inde]
Looked into your eyes and I was really in love [Gözlerine baktım ve gerçekten aşıktım]

In Chinatown [Çin mahallesinde]
Hung over [Akşamdan kalma]
You showed me [Sen bana gösterdin]
Just what I could do [Neler yapabileceğimi]
Talking about [Sohbet edip]
Time travel [Zamanda seyahat hakkında]
And the meaning [ve anlamı üzerine]
Just what it was worth [O neye değerdi]

And I feel like some bird of paradise [ve cennetten bir kuşu hissettim]
My bad fortune slipping away [kötü talihimin uzağa kayışını]
And I feel the innocence of a child [ve bir çocuğun masumiyetini hissettim]
Everybody's got something good to say [Herkesin söyleyecek iyi birşeyi vardır]

Things I once thought [Bir zamanlar düşündüğüm şeyler]
Unbelievable [İnanılmaz]
In my life [Hayatımda]
Have all taken place [Yer almış olan]
When we walked through [İlerlediğimizde]
Little Italy [Küçük İtalya'ya doğru]
I saw my reflection [Yansımamı gördüm]
Come right of your face [Tam senin yüzünde]

I paint pictures [Resimler yapıyorum]
To remember [Hatırlamak için]
You're too beautiful [Sen fazla güzelsin]
To put into words [Sözlerle tanımlamak için]
Like a gypsy [Bir çingene gibi]
You dance in circles [Daireler çizerek dansediyorsun]
All around me [Benim çevremde]
And all over the world [ve tüm dünyanın çevresinde]

And I feel like some bird of paradise [ve cennetten bir kuşu hissettim]
My bad fortune slipping away [kötü talihimin uzağa kayışını]
And I feel the innocence of a child [ve bir çocuğun masumiyetini hissettim]
Everybody's got something good to say [Herkesin söyleyecek iyi birşeyi vardır]

So I take my good fortune [Öyleyse iyi şansımı alıyorum]
And I fantasize [ve hayalini kuruyorum]
Of our leaving [gidişimizin]
Like some modern-day [Günümüz]
Gypsy landslide [Çingene hakimiyeti gibi]
Like some modern day [Günümüz]
Bonnie and Clyde [Bonnie ve Clyde'ı gibi]

On the run again [Tekrar kaçak]
On the run again [Tekrar kaçak]