Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.

Sokak Müzisyeni: Ata Özev

24 Kasım 2012 00:00
Ata Özev, Türkiye’de yeterli ilgi görmeyen fakat ülkenin imajını en iyi şekilde sunabilecek müzisyenlerden biri. Kendisini konser salonlarında ya da stüdyolarda pek görmek mümkün değil. Onun tercihi sokaklarda çalmaktan yana.

Alman Lisesinden mezun olan Ata Özev, yüksek lisans ve üniversite eğitimi için Almanya’da 7 yıl geçirdi. Fakat o bir işletmeci olmak yerine sokaklarda, hayatın olduğu yerde müzikle uğraşmayı seçti.

30’lu yaşlarında sokak müziği yapmaya başlayan sanatçı, İstanbul’a döndüğünde borçlanarak 6 aylık bir şan eğitimi aldı. Eğitim aldığı dönemde 200 şarkılık bir repertuar hazırlayan Özev, özellikle ailesinin kendisine verdiği desteği sık sık vurguluyor.

Sanatçının en büyük hedefiyse bir gün Wembley stadyumunda konser verebilmek.

Sanatçının sokak müziğiyle ilgili yazdığı metinden bir parça;

"SOKAK MÜZİĞİ

...dans, kukla, pandomim, resim gibi sokakta icra edilen performans sanatlarındandır. Ticaret değildir: İsteyen saatlerce dinleyebilir, ücretsizdir, somut bir alışveriş yoktur. Dilencilik de değildir: Ortada uzun mesailer sonunda hazırlanmış ve sunulan bir hüner olmalıdır.

Sokak müzisyeni, önündeki açık enstrüman kılıfı ile cepte „ağırlık yapan bozuk paraları“ taşımaya gönüllü olduğunu bildirir. Atılan bozuk paralar müzisyene „yoluna devam“ mesajıdır, projelerini gerçekleştirmek için ihtiyacı olan morali barındırırlar içlerinde.

Dünyada Oscar ve Grammy almış, milyonlarca albüm satmış, belli müzik türlerinin öncüsü olmuş, bugün konserlerine bilet bulamadığımız birçok efsanevi müzisyenin de belki müziğe devam etmeleri bu itici güç ve ilham sayesinde oldu. Edith Piaf, Eric Clapton, Bob Dylan, Jimmy Page (Led Zeppelin), Carlos Santana, Simon and Garfunkel, Rod Stewart, Joan Baez, Joni Mitchell ve Dolly Parton, kariyerlerine sokak müziği ile başlayan ünlülerin sadece birkaçı… (http://en.wikipedia.org/wiki/Category:Buskers)

Türkiye’de ise birçok yetenekli müzisyen onyıllardır, bir gelecek göremedikleri için ya müziği bırakıyorlar ya da gerçekten yapmak istedikleri müziği yapmaya cesaret edemiyorlar. Bunların sadece bir kısmı bile zamanında, T.C.’inden bile eski olan sokak müziği geleneğinden nasibini alabilseydi, bugün Türkiye’de çıkan müzik yapımları dünyada bambaşka yerlerde olurdu.

Sokak sanatları, bir şehrin panoraması, ulu ağaçları, tarihi dokusu ve mimarisi kadar kendi karakterinden. Sokak müziğinin, şehrin ekonomi, kültür ve turizmine yansımasının belki en güzel örneği Dublin: Sokakta çaldıktan sonra milyonlarca albüm satan Damien Rice, o sırada ülkesinde çalan Rodrigo y Gabriela ikilisine el verdi, böylece son yıllarda en çok ses getiren flamenko yapımları İrlanda’dan (!) çıktı. Ayrıca Dublinli bir sokak müzisyeninin bir hayat kesitini anlatan ve yine bir sokak müzisyeninin (Glen Hansard) oynadığı “Once” filmi, 2007’de film şarkısı dalında bu müzisyene Oscar kazandırdı. Glen Hansard, grubuyla yayımlanmış 7 kadar albümü olmasına rağmen sokakta çalmaya devam ediyor!"


Yazının devamı için buraya tıklayın.

Sanatçının aktif projesi olan One World Destiny için buraya tıklayabilirsiniz.

Okan Bayülgen’in Disko Kralı’nda sanatçı için hazırladığı mini belgesel;


Müziğini hem ülkemizde hem de yurt dışında pek çok şehre taşıyan Özev’in, bizim fikrimizce en önemli özelliği; 'her an karşımıza çıkabilecek olması'.

Kaynak; Sabah Gazetesi, Röportaj, Sanatçının Facebook sayfası, Disko Kralı.

Yazar: Sercan Saka

Yorumlar

Taze haberler