Giriş Bu yıl">
Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.
Müzik Haberler

Hiçbir Şey Gelmezken İçimden

26 Ağustos 2003 00:00
H2000 :: 2003 Katılımcı Gözüyle

"...gönül ne sahne ister ne apteshane, gönül eğlenmek ister, sahne bahane..."

Giriş



Bu yıl (2003) Haziran ayında gerçekleştirilmiş olan H2000 festivali ile ilgili olarak bir yazı yayınlamak istedik. Önemli olan bu yazının okuyucularına, tarafsız bir şekilde, olan biteni tüm açıklığıyla anlatmak olduğuna göre, yazıda birkaç bakış açısını barındırmanın iyi olacağını düşündük. Ulaşabildiğimiz ve koşulaların izin verdiği ölçüde, olabildiğince net olarak bu farklı bakışları yansıtmaya çalıştık. Bu yüzden bu yılki H2000 başlıklı yazımız 3 ana bölümden oluşuyor:



:: İzleyici gözüyle festivali eleştiren "Hiçbir Şey Gelmezken İçimden"

:: Festival organizasyonunda görev alan bir üyemizin gözünden "H2000'in perde arkası"
(ki bu üyemiz aynı zamanda bazılarınızın Studio On-Air'den de tanıdığı Burak Demirsaran Stüdyo On-Air A, Stüdyo On-Air B)

:: Festival organizasyonunu üstlenen şirket 36:42'nin basın açıklaması

Şu anda "H2000'in perde arkası" başlıklı yazıyı okumaktasınız. Diğer yazılara Makaleler bölümü'nden veya yukarıdaki başlıklara tıklayarak ulaşabilirsiniz.





İlgili GRJ aramaları:

:: H2000

:: 36-42



:: Starsailor

:: Fun Lovin Criminals

:: Rubin Steiner

:: Athena

:: Bülent Ortaçgil

Kurtçuklar



Hiçbir şey gelmezken içimden, yine kurtçuklar kaba etimi eşeliyor. İster istemez bu kalbur altı alemin selzenişlerine kulak kabartıyorum. Koluma bir bant takıyorlar mavi beyaz, 36'ya 42, o hızla kopartıyorum hiç çizmeden bileklerimi. Fişlenmeye katlanamıyorum.

Üç tarafım üç sahne, sırtımda kurulmaya hazır çadırım, şehrin boğuculuğundan kaçmışım. Kilyos'un bilmemne koyunun bilmemne yöresinde H2000'i dinliyorum gözlerim kapalı. Büyük adam değilim ya, yine de böyle daha iyi görüyorum. Önce bir foseptik kokusu, yoğun. Ardından kızarmış et, sıcak, yağlı, yılan kuyruklar, nadiren gölge, serinlemeye tek alternatif; yosun içinde deniz ve hoparlörde, O azgın tekno bağırtısı.

Silkele


Kilyos'ta şenlik var diye getirdiler beni buraya. Kumulun kıyısına çadır şeedicez, içki, deniz ve müzik derken alabildiğine 'kendimizden geçecez' dediler, lakin ben daha bir kendime geldim.


Shubuo ilanının yanı başına iliştirdik çadırımızı. Önce Karadeniz'in suyunda biraz serinleyelim dedik, dedik ya, deniz diye bahsettikleri şeyin üstü başı yosun. Kum desen çakıl taşı kazıntısı, ayağımızı bile sokmadan vazgeçtik. Oturduk üstüne branda gerilmis tıkış tıkış bir gölgeye. Birkaç dakika geçmeden de bende çalkantılar başladı. Müzik kafa sikiyor bir yandan, bir yanda binbir trip yeni yetmenin narkozsuz lakırdısı...


Büyütmek için tıklayın

Silkelenip, çadıra dönmeye niyetlendim, içi dışı ateş. Soğuk bir şeyler içeyim dedim, her yanım kuyruk. Elimi yüzümü ıslatıp bir serinlemeye heves ettim ki, zaten sidik gibi akan üç kafalık duşun başında tonla insan. Hiç olmazsa işeyerek rahatlayayım diye tuvalete yöneldim, belki avucuma etsem daha az iğrenirdim. Gene de...

Gene de



Gene de bu organizasyon falsoları hakkında fazlaca söylenecek değilim. Bok ve sidiğin, yemeğin ve sahnenin, gölge ve denizin kaltaklığından öte, belki de 'bilinçli' tüketici kardeşlerin dikkatinden kaçan, -aslında hiç dikkat etmedikleri sey-, 'organizatörlerin niyetleri', ne yazık klozetlerdeki bok kokusundan çok daha berbattı ve çok daha aleni.


Hazır mamalarla beslenmeye alışmışız ya, iddia ediyorum, değil Kilyos'un ucube bir köşesinde, Vezüv yanardağının tepesinde festival kursak bundan bir model yükseğini yaratamazdık. Dikkatsizce atlanmış birkaç ayrıntı değildi çünkü o kamp alanında bozukluk içeren, kar ve zaruret başlıkları altında durmadan cebimizi kollayan, yoklayan, hatta alçaklık içeren bir niyet...

Ve bilirim ki O, her defasında özgürlük referansıyla bileğimize bileklik, çoşku yerine bizi hoşnut kılacak bir müzik, kafa dağıtmak üzere patlatan birkaç tablet ve şu sözde alternatif ruhlarımıza yeni organizasyonlar düzecek. Kimileri babasının haklı çıktığına bozulacak her defasında, -aynı bu festival gibi, hayatının geri kalanında- kimi alışacak, kimi haz edip, hatta beğenecek.

Yine de ebediyen kimse bana bir öküz bağırtısını rock, çakıl taşını kum, tekno gıcırtısını müzik, moloz akıntısını eğlence, ve benzer amaç ve niyetlerle hazırlanmış sofraları da şölenmişçesine yediremedi, daha da yediremeyecek. Allah var ki H2000'in içine de "arkadan", eskimeyen bir dostun ikramıyla girdim. Yediğim döner ekmek dizlerine dursun, cenab-ı hak da bu trendy yavruları, aç abilerinin dinmeyen iştahından korusun der, herkese spontane eğlenceler dilerim.

... ve bilirim; gönül ne sahne ister ne apteshane, gönül eğlenmek ister, sahne bahane...

Yorumlar

Taze haberler