Günümüzde o kadar çok grup çıktı ki artık kaliteli ve kalitesizi bile ayırt edemeyecek duruma geldik. Çoğu grubu dinleme şansımız bile olmadığı için (tabiri caizse yırtıklardan sıra gelmediğinden) değerlendirme yapamıyoruz. Yabancı gruplara aşırı kanalize olduğumuz şu günlerde, efendim kimine göre "özenti", kimine göre işini yapan gruplar vardır ki bunlardan bir tanesi Mayıs gibi albümleri çıkacak olan ancak bizim yaptıkları coverlarla tanıdığımız ve gerçek manada Indie/Brit-Pop grubu olan Suitcase'dir. Vay be çok resmi bir giriş oldu. Vokali Deniz'e, şahsen bir TV programından da aşina olduğum için metin boyunca laf ona geldiğinde ismiyle hitap edeceğim.
İlk Peyote'de (bakınız bedava) çaldıktan sonra çok beğenilir ve bunun üzerine haftada bir gece çalmak için sözleşildikten sonra Suitcase'e Captain Hook'tan teklif gelir ve maraton başlar. 98-99 yıllarında Captain Hook'ta çalan grubun hayali Kemancı'da çalmaktır. Suitcase bu hayalini Indians adlı, Teoman'ın eski grubunun ön grubu olarak ve haftada bir Kemancı'da çalarak gerçekleştirmiştir. Sağda solda çok fazla boy gösteren grubun çaldığı mekanlar arasında en sadık kaldığı barın Buddha olduğu gözle görülür bir gerçektir.
Makale yazılır da içine kendi yorumun katılmaz mı. Sevgili Deniz abimiz her ne kadar efendi, sessiz, sakin görünse de fevri bir yapıya sahip -ki kendisinini bu konuda bir röportajını okumuştum. İşin magazinel boyutunu fazla kaçırmadan müzik kısmına dönüş yapacak olursak repertuarlarında altı tane kendi besteleri bulunan grubun en çok sevdiğim şarkısı "İstanbul'da". Çıkacak albümün içinde yarı istekli olarak koyacakları bir de cover var. Yalnız bence Deniz'in sesi yabancı müziğe daha çok gidiyor. Özellikle The Killers - Somebody Told Me'yi manyak söylüyor diyebilirim. Hazır yeri gelmişken söyleyeyim Killers'ın solisti kafasındaki aşk cinayetlerini şarkı yapıyormuş. Meraklısına...
Son olarak şunu söylemek istiyorum; şarkıların sözlerini her seferinde farklı yorumlayan grubun şahı, matı herbişeyi Deniz. Bu farkın, olaya espiri katmak istemesinden kaynaklandığını; aslında oturup şarkıları ezberlemektense çok dikkat çektiğini bilmesine rağmen farklı bir şekilde söylemeyi yeğlemesinden ortaya çıktığını söylüyor. Ben de, kusura bakmasın ama, ağar ol da molla sansınlar diyorum.
