Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.
Müzik Haberler

Kıymetlim, Fender'im Vibrolux'um

13 Ağustos 2005 00:00
Müzisyenlerin özellikle yüzlerinde özel bir gülümseme ve iç sızlamasıyla okuyacakları bir hikaye. Yaşayanın ağzından direk anlatılıyor olması, tadını daha da arttırıyor.

...abartmıyorum sanki Pete Townshend "We wont get fooled again" çalıyor. Ben haftasonu eve götürdüm, bununla mahallenin imanını gevretiyorum...

Arz Talep ve Cehalet

Müzisyenlerin özellikle yüzlerinde özel bir gülümseme ve iç sızlamasıyla okuyacakları bir hikaye. Yaşayanın ağzından direk anlatılıyor olması, tadını daha da arttırıyor.

İlgililerine, paylaşanlarına, okuyup içi cızlayanlara ayrıca teşekkürler ediyoruz:

Milliyet müzik yarışmasında sabahın köründe Spor Sergi'ye vardık. İçeri girdik, aletleri bir odaya koyduk hepberaberce. Hatta Aria Pro II bası ben taşımıştım içeri. Sonra bir görevli geldi ve bizim odamızın orası olmadığını söyleyip bizi başka yere yolladı. Herkes kendi sorumluluğu altındaki aletleri alıp yeni mekanımıza geçtik. Aradan bir süre geçince bası almadığımızı farkettik. Ilk odaya girip baktığımızda yerinde yeller esiyordu. Bas çalan adı X ile başlayıp Y ile biten kardeşimiz kendi enstrümanını almamıştı ve gayet serin bir şekilde bize neden almadınız bası diye fırça çekiyordu !

Güzelim bas kaybolmuştu.

Okulda konserler düzenlendi, yardım kampanyaları organize edildi. Sonra müzik kolundaki kullanılmayan eski aletlerin satılmasına karar verildi.

Bu arada dolapta ben kimsenin kullanmadığı bir anfi bulmuştum. Kimbilir kaç senelikti. Ne marka vardı ne birşey. Sadece sağ köşesinde "vibrolux" yazısı okunuyordu. Buna ben gitarı taktım, lambaları oynamıştı, anlamadan bilmeden lambaları yerine yerleştirdim. Ben sabah akşam bununla çalmaya başladım. Inanılmaz bir ton. Sesi kısamıyordum bile, hiç bir dügme çalışmıyordu ama açıp 15 dakika ısıttıktan sonra bir akor vurun, abartmıyorum sanki Pete Townshend "We wont get fooled again" çalıyor. Ben haftasonu eve götürdüm, bununla mahallenin imanını gevretiyorum.

Bana bu mutluluğu çok görenler gecikmedi tabii ! Gitarist M. K. bana o anfiyi de satmak gerektiğini söyledi. Bende ona bu aleti çok sevdiğimi, ne kadar ediyorsa o parayı vereceğimi söyledim. O da ısrarla onları uğraştırmamam gerektiğini, eski boktan anfiyle kafayı yiyceeme yeni alınacak basla ne konserler verip ne manitalar araklanacağını anlatıyor. Velhasıl o pis, eski, önündeki bezi yırtık, ara sıra lambaları oynayıp sesi giden, "boktan vibrolux" marka anfiyi de kattık eskilerin yanına, satışa gönderdik Tünel'e. Yanlış hatırlamıyorsam o anfiye 25.000 verdiler, süper kötü Washburn marka bir basgitarıda 400.000 gibi bi fiyata aldık.

Çok mutlu oldu bu sevgili (!) M. kardeşimiz !

Vibro - Cız

Aradan seneler geçti. Ve ben yeminimi bozup tekrar gitarımı elime aldım. Paris'ten kendime Vigier marka çok sıkı bi gitar aldım. Prosesör felan derken yaşımın 30 üstü olduğunu düşünüp anfi simülatörleriyle debelenme eşekliği yapmak yerine gidip dan diye lambalı bir anfi almaya karar verdim.

Yine Paris'te olduğum birgün Pigalle'de "Ampli a Lampes" diye bir anfi mağazasına girdiiiiim. Baktım solda kafa kabin ENGL ler, hemen yanında Marshall lar sıra sıra dizilmiş. Marshalların yamacında iki tane Orange. Onların karşısında lone star'dan başlıyıp triple rectifier'a kadar her model ve tipten Mesa Boogie ler. Onların az güneyinde Hughess & Kettnerlar, Vox AC30 ve daha neler neler...Dükkan değil, rock'n roll tarih müzesi. Yani gitar çalanlar bilir, tüylerim diken diken oldu ve euro milyoneri olmadığıma hayıflandığım anlardan birini yaşadım.

Kasada duran genç adama uçakta taşıyabileceğim, ama gürül gürül ve mutlaka lambalı kafa bir anfi aradığımı söyledim. O da bana bütün dükkandakilerin son derece hassas lambalı aletler olduundan flight case olmadan bagaja verilmemesi gerektiğini, elde taşımanın da en az 30 kilo olduğundan mümkün olmadığını açıkladı.

Derken taaaa en arkada ve en üstte minik bir Fender kafa gördüm. "Peki" dedim, "şu en yukardaki Fender, bunu el bagajı olarak alamaz mıyım?"

O da bana oldukça parizyen bir arrogansla: "Ah Monsieur, celui la est le plus chere ampli de notre magasin. C'est une piece de collection ce Fender la !!" dedi. (Bayım bu mağazamızın en pahalı amplisidir. Fender'in bir koleksiyon parçasıdır !)

- "Ah bon..." diyerek yaklaşmaya başladım. (Öyle mi...?)

- Ve yanına gittiğimde ağzımdan refleks olarak şu sözcükler döküldü :

- "M. senin !......."

- Anfinin köşesinde Vibrolux yazıyordu !


Beynime binlerce iğneler battı. Fransız bayan arkadaşım benimle Istanbul'da motor tepesinde sürekli tur attığından o sözün anlamını biliyordu ve sebebini sordu. Anlattığımda geldi sırtıma vurdu unut dedi olanları...Mağazadaki ukala parigo bile üzülerek vah vah gibilerinden bana baktı...

25.000 liraya bedavaya verdiğimiz anfi artık üretilmeyen Fender Vibrolux'tü. Stevie Ray Vaughan da o anfiden kullanıyordu.

Kendimi sürekli olarak bizimkinin gerçek olmadığı yalanıyla avutuyorum ama artık yüzleşme vaktidir.

NB: Burayı M.K.'dan intikam almak için yazıyorum. Geçen hafta Deep Purple konserine gitmek üzere M'ye sms attım. Bana "hanım ve çocukla yazlıktayım" dedi. Nihohohohohhahaha

Yorumlar

Taze haberler