Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.
Müzik Haberler

Suede

1 Eylül 2006 00:00
Suede ile ilgili bir makale

O dönemlerde İngiltere'nin en baba dergilerindeki yazarlar daha sonra şöyle itiraflarda bulunmuşlardır: "O kadar etkilenmiştik ki, Suede'i yüceltmek için Radiohead'i bile pas geçiyorduk".

Kimdir bu "tüm zamanların en iyi grubu"?



"Ada"lardan bir yar gelir bizlere... Aman allah "sözlere" bak "sözlere"...




Bu sözler, vakti zamanında tarafımdan Suede için uyarlanmış güzide bir şarkımızın sözleridir, hepimiz bestesi ve güftesi Yesârî Asım Arsoy'a ait olan bu şarkıyı biliriz zaten. Bilmediğimiz bir nokta var ki, o da Brett Anderson'un şarkı sözü yazarken nasıl bir ruh hali içerisinde olduğu. Bilenler zaten bilir, bilmeyenler de Suede'in Suede adlı inanılmaz debut albümündeki şarkıların sözlerine bir göz atabilir.

Baştaki sözlerde geçen "Aman allah..." kısmı sadece Brett Anderson'ın yazdığı sözlere verilen tepkinin bir efekti olmakla kalmıyor tabii. Çünkü, brit-severler arasında çoğunlukla "tüm zamanların en iyi grubu" sıfatı isminin önüne konularak konuşulmaya başlanan Suede'de sadece yazdığı sözlerle ve inanılmaz vokaliyle Brett Anderson bulunmamakta, en az onun kadar muhteşem diğer bir müzisyen, bir gitarist (ve hatta aranjör ve hatta vokalist ve hatta söz yazarı ve hatta... ) Bernard Butler da bulunmaktadır. Suede bu kadarla kalmamakta, aynı zamanda müthiş basçı Mat Osman'ı ve intro'suyla dahi dinleyeni mahveden ‘The Drowners' gibi şarkılardaki muhteşem performansıyla adamı bulunduğu yere yapıştıran baterist Simon Gilbert'ı da muhteviyatında bulundurmaktadır. Hatta, Brett Anderson ile birlikte iken Blur'ün solisti Damon Albarn'a "kaçarak", Suede ve Blur (örneğin Charmless Man) arasında şarkılarla atışmalara sebebiyet veren ve en sonunda Elastica'yı kurarak çok hayırlı bir iş yapmış olan Justine Frischmann da ilk kurulduğu zamanlarda Suede bünyesinde ikinci gitarist olarak yer almaktaydı. Bu hanımefendinin gruptan ayrılmasından sonra Suede'in şansının açıldığı, Brett Anderson'ın her (!) cinsiyete ait fanatikleri tarafından iddia edilmektedir. Justine Frischmann'ın daha sonra saçını başını yolmuşluğu var mıdır, tabii o kısmı bilinmez.

Dedikodumuzu da yaptıktan sonra Suede'in şansı açıldığında ne olmuştur, bir de ona bakalım.

O dönemlerde İngiltere'nin en baba dergilerindeki yazarlar daha sonra şöyle itiraflarda bulunmuşlardır: "O kadar etkilenmiştik ki, Suede'i yüceltmek için Radiohead'i bile pas geçiyorduk".

Ortalık, NME dergisinin daha piyasada single bile yokken, Suede'i "En İyi İngiliz Grup" olarak lanse etmesiyle ateşlenir. En iyi single, en iyi 45'lik, en iyi debut... gibi bir çok "en iyi" sıfatını cebine dolduran Suede, haliyle fena halde merak edilmeye başlanan bir grup olur. Sonra Brett Anderson, merak duygusunun yerini şaşırma duygusuna bıraktıracak olaylar silsilesinin ilk adımını atar ve der ki; "hiç homoseksüel deneyim yaşamamış bir biseksüelim". Ardından gelir single ve albüm kapakları!

Niye "tüm zamanların en iyi grubu"dur?

Bu anlattıklarım aslında girizgahın da girizgahı. Anlatılabilecek bir çok şey var ve bunlar aynı zamanda anlatmakla bitirilemeyecek şeyler. Morrissey-Marr ilişkisinin bir benzeri Brett & Butler arasında da yaşandığı için, Suede şu anda dağılmış bir grup. Ancak Suede ateşi hala kalplerimizde, kulaklarımızda, beyinlerimizde, damarlarımızda yanmaktadır.

Suede'in sansasyonel kısmından bahsettik az önce, ancak asıl mühim kısım Suede denince brit-severlerin gözlerinin neden ışıldadığı. Biraz da o konuya açıklık getirmeye çalışayım diyeceğim ama kelimelerin yeterli gelmeyeceğini er ya da geç göreceğimden eminim.

Herşeyden önce "Ben Coming Up'ı (ya da daha sonrasını) dinledim biliyorum Suede'i" diyorsanız, çok ciddi bir yanılgı içindesiniz demektir. Bu durumda ben de sizden tez zamanda debut albümünü ve hatta Dog Man Star albümünü dinlemenizi rica edeceğim, zira Suede geriye doğru gidildikçe "aman tanrım, ben sonunda kendimi bu adamların çocukluklarında bulacağım sanırım" dedirten bir grup. Albümlerin dışında, 14 Şubat 1994'te yayınlanan Stay Together single'ının sekiz küsür dakikalık versiyonuna ulaşma şansınız varsa yükselen gitarlara aşık olacak ve bir erkek gırtlağının nasıl bu kadar kadınsı bir yoruma sahip olabildiğine inanamayacaksınız ve sonrasında büyük ihtimalle B-side'ların toplandığı Sci-fi Lullabies adlı çift CD'lik albümü aramaya başlayacaksınız. Benim şahsi fikrim bu toplama albümün birinci CD'sinin 'ben albümüm' diyen bir çok eseri açık ara ile geride bırakacağıdır.

Son durum: Festivalde ateşli gözyaşları ve seksi çığlıklar

Dog Man Star albümünden sonra Suede'den ayrılan gitarist Bernard Butler, kendi yolunu çizmiş, hem kendi solo albümlerine imza atmış hem de muhteşem insanlarla muhteşem projelerde çalışmaya devam etmiştir. Bunlardan en önemlisi, benim kanaatimce James solisti Tim Booth'un hayran olduğu ve bir çok aksilik yüzünden çok uzun süre biraraya gelemedikleri Angelo Badalamenti (hayran olduğum gruptaki hayran olduğum adamın hayran olduğu adam) ile birlikte ortaya çıkardıkları Booth & The Bad Angel albümüdür. Bu albüm bir projedir ve bu projeye dahil olan muhteşem kadroda Angelo Badalementi, Tim Booth ve Bernard Butler haricinde Nigel Godrich ve Brian Eno gibi başka değerli müzik adamları da bulunmaktadır. 1996'da yayınlanan bu albümü dinleyip de devamının geleceği yönündeki söylentilerin doğru olmasını umanlar hala ağızları açık bir şekilde beklemektedirler.

Brett Anderson ise uzun süre Suede'in devamını sağlamaya çabalamış ancak sonunda o da solo albümü için çalışmalara girişmiştir. Yakın bir tarihte de duyacağız zaten şu aralar nelerle meşgul olduğunu.

Brett Anderson ve Bernard Butler, yeniden biraraya gelerek oluşturdukları The Tears projesi ile geçen sene Rock'n Coke festivaline teşrif etmişler ve çığlık atmaktan boğazımızın yırtıldığı (benden bu kadar cırtlak çığlıkların çıkmasını hiç beklemezdim, ama ne de olsa Brett'le birlikte söyleme alışkanlığından gelen bir deneyimim var) unutulmaz anları hayatlarımıza armağan ederek sahneden ayrılmışlardır, bize ise bittiğine inanamayarak arkalarından öylece bakmak kalmıştır. Eminim ki onlar da, Mat Osman'sız ve Simon Gilbert'sız bir Suede'in Suede olamayacağının farkındalar, ancak yine de Brett Anderson ve Bernard Butler'ı aynı sahnede görmek muhteşemdi.

Son söz olarak ve hiçbir şekilde kuşku duymayarak şunu söyleyebilirim ki, Suede dünyanın en iyi, en ateşli ve en seksi grubudur. Suede kanımızı ateşleyen, defalarca herhangi bir kaydını dinlemekten ve izlemekten bıkmadığımız bir fenomendir. Başladığında gözünüzün başka bir şey görmediği, kulağınızın başka hiçbir şey duymadığı bir muhteşemliktir.

Yorumlar

Taze haberler