Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.
Müzik Haberler

Arctic Monkeys

19 Eylül 2006 00:00
Arctic Monkeys ve Mercury Prize üzerine bir yazı

Herşeyi bıraktık -diğer yazılacakları bile hatta, oturduk bu maymunları yazıyoruz. Neden? Çünkü sadece Mercury Music ödülünü kazanmakla kalmadılar da ondan. İlginç bir hikayeleri var.

Mercury Music Prize şerefine!

Mercury Music Prize, Brit Awards'a alternatif olarak ortaya çıkan ve her sene İngiliz ya da İrlandalı bir albüme verilen prestij sahibi bir ödüldür, hatta ödülü alamayıp sadece aday gösterilmiş olan çok fazla tanınmayan isimler bile bundan satış listelerinde payını alır.

Ve bu senenin Mercury Music Prize'ı da Arctic Monkeys'e gitti. Her ne kadar aday listesi içinde Thom Yorke, Richard Hawley, Muse gibi eli çok kuvvetli isimler bulunsa da ve her ne kadar kendileri bile ödülün Richard Hawley'e gideceğini düşünseler de 20.000 euro'luk çekin sahibi oldular. Ben de ödülün Richard Hawley'e gideceğini düşünmeme rağmen, taa en içten Arctic Monkeys'in kazanmasını isteyenlerdendim ve cumartesi sabahı ödülü kazandıklarını duyduğumda ‘oleyyyyyy' diye oturduğum koltuktan fırlayıp televizyonun ekranına yapıştım.

Daha önceki senelerde ödülün kimlere gittiğine bir bakalım;



2005 - Antony and the Johnsons - I Am a Bird Now

2004 - Franz Ferdinand - Franz Ferdinand

2003 - Dizzee Rascal - Boy in Da Corner

2002 - Ms. Dynamite - A Little Deeper

2001 - PJ Harvey - Stories from the City, Stories from the Sea

2000 - Badly Drawn Boy - The Hour of Bewilderbeast

1999 - Talvin Singh - Ok

1998 - Gomez - Bring It On

1997 - Roni Size/Reprazent - New Forms

1996 - Pulp - Different Class

1995 - Portishead - Dummy

1994 - M People - Elegant Slumming

1993 - Suede - Suede

1992 - Primal Scream - Screamadelica


Aslında genel bir değerlendirme yapmaya gerek yok, durum ortada. Kişisel değerlendirmeme gelince; benim en uğurlu senem 1993 idi, ama listeye bakınca 1992, 1995, 1996, 1998, 2000, 2001, 2004 ve 2005 senelerinin de benim için uğurlu olduğunu görüyorum. Ancak bu sene "en uğurlu senem" kavramının değişip, 2006'yı da içine alarak "en uğurlu senelerim" şekline büründüğü de bir gerçektir.

Kimdir bu lanet olası Kuzey Kutbu Maymunları?

Herşeyi bıraktık -diğer yazılacakları bile hatta, oturduk bu maymunları yazıyoruz. Neden? Çünkü sadece Mercury Music ödülünü kazanmakla kalmadılar da ondan. İlginç bir hikayeleri var.

Tahmin edeceğiniz üzere İngilizler ve Sheffield’ın bir kasabası olan High Green’de klasik bir şekilde okul arkadaşlarından mütevellit dört kişilik bir grup olarak yola çıkıyorlar. Sheffield’da sergiledikleri performanslarda başlıyorlar kendi şarkılarından oluşan demolarını seyircilere dağıtmaya. Ama bu dağıtma işinin nerelere varacağını bilmiyorlar tabii, nereden bilsinler? Bir çok iyi grup gibi onlar da fanatik dinleyici sahibi olmaya başlıyorlar ve kısıtlı sayıda kayıt olmasından kelli, fanatikler de başlıyor bu demo cd’leri internet üzerinden kendi aralarında paylaşmaya. Arctic Monkeys, konserlere gelen insanların şarkılarını ezbere söylemelerinden keyif aldıkları için bu demoları kaydettiklerini ve para kazanma amacı gütmeden konsere iştirak eden seyircilere dağıttıklarını söyleseler de, fanatikler dozun ucunu kaçırıp MySpace’de grup adına bir site açıyorlar. İşte bu noktadan sonra (altın vuruş), kontrol kaybediliyor ve Arctic Monkeys’in, bir çok şarkısı MySpace’den indirilebilmesine rağmen, Whatever People Say I Am, That's What I'm Not adlı debut albümü, piyasaya çıkışının ilk haftasında 363,735 adet satarak "ilk haftada en hızlı satan debut albümü" ünvanını elde ediyor. Albüm bir ay sonra Amerika’da da satışa çıkıyor ve "Ada"yı nasıl sallamışlarsa artık, etkisi taa Amerika’dan da hissediliyor ve Amerika’da ilk haftada ikinci en çok satan (34,000 adet) indie albüm oluyor. Bu arada yetenek avcısı New Musical Express (NME) dergisi de Ekim 2005 ve Ocak 2006’da Arctic Monkeys’i kapak üstüne kapak yapmaktan geri kalmıyor.

Arctic Monkeys zaman kaybetmeden hemen yeni kayıtlara girişiyor ve Nisan 2006’da beş şarkılık Who the Fuck Are Arctic Monkeys’i piyasaya sürüyor. Şimdilerde ise, Coldplay gibi 3 sene boyunca albüm tanıtım turuna çıkıp her gece aynı şarkıları çalmaktan keyif almayacaklarını öne sürerek, çoktaaaan yeni albüm hazırlıklarına başlamışlar bile. Eh, bizim de hakkımız tabii yeni bir When The Sun Goes Down beklemek artık. Belki bir de A Certain Romance ve hatta belki de Mardy Bum.

Arctic Monkeys’i sadece dinlemeyin, şarkıları söylemeyi de deneyin -hatta kalkın bir de dans edin. Evet, sözler biraz fazla uzun ve maymunlarımız biraz küfürbaz olabilirler, ancak yine de bu keyfi yaşamanızı dilerim. Melodi ve ritim bolluğunda kaybolmak da cabası. Canlı performanslarına denk gelirseniz de izleyicileri hiç üşenmeden teker teker kıskanın!

Yorumlar

Taze haberler