Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.
Müzik Haberler

Elektro Gitar ve Gitar Ekipmanı Seçimi

29 Aralık 2006 00:00
Elektro gitar ve gitar ekipmanı seçimiyle ilgili detaylı bir makale

Ton konusunda gitarın yapıldığı ağaç, sap ve gövdenin birleştirilme şekli gibi önemli parametreler vardır. Bu gerçekten çok derin bir konudur ve çok kurcalandığı anda saplantı haline bile gelebilir, dolayısıyla bilinmesi gereken en önemli noktaların üstün

Nasıl Bir Ton

Belki ilk gitarınızı alacaksınız, belki de bir süre klasik gitar çaldınız ve artık elektro gitar çalmak istediğinize karar verdiniz. Belki de bir gruba katılacaksınız ve eski akustik gitarınız bu noktada size daha fazla yardım edemiyor. Biraz da paranız var. Evet bir elektro gitar alma vakti gelmiş artık!

Öncelikle gitarla ne yapmak istediğinizden emin olun ve iyi bir karar vermeye bakın. Ne tarz çalacaksınız? Favori gitaristlerinizin tercih ettiği modeller neler? Nasıl bir ton istiyorsunuz? Çılgın efektler, yüksek gain'ler mi yoksa temiz, sade bir caz tonu mu? Bunlar, üzerinde iyi düşünülmesi gereken noktalar.

Zaten müzikle ilgilenen birisi olduğunuzdan yola çıkarsak ilk yapılacak şey favori gitaristinizin nasıl bir gitar kullandığını incelemekle başlamaktır. Bu size neye ihtiyaç duyduğunuz konusunda büyük ipuçları verecektir. Tabii bu incelemeleri gerçekleştirirken favori gitaristinizin kullandığı anfi ve efekt aletlerinin neler olduğunu da incelemenizde büyük fayda var.

Nasıl bir ton istediğiniz ise daha ciddi bir problemi ortaya koymaktadır. Elektro gitara yeni başlayan birisi albümlerde duyduğu gitar tonlarını ister ve haklıdır. Fakat bu tonlara ulaşmak için anfinin gain'ini kökler, ekolayzırı beceremez, sonuçta elektrik süpürgesi gibi bir ton sahibi olur ve tiksinir, üzülür olmuyor diye. Elektro gitarın gücü, uygun ayarlarla her yöne çekilebilmesinden gelmektedir. Çok sert heavy metal tonlarından, insanı dans etmeye çeken disko, funk tonlarına, çekici blues caz tonlarına, asi punk tonlarına, hatta çok daha radikal deneysel tonlara kadar her türlü tonlama, uygun ekipmanlar yardımıyla sağlanabilmektedir.

Dediğim gibi bu işin anahtar noktası gerçekte ne istediğimizi bilmek ve rasyonel beklentiler içinde olmaktır. Sadece iyi bir gitar sahibi olmak iyi tonun garantisi değildir. Kullandığınız anfi, prosesör, pedallar vs. de bu konuda çok önemli belirleyicilerdir. Yani 3000 dolarlık Les Paul'ü gidip 15W Ozmondo anfiye bağlarsanız da iyi ses alamazsınız. Herşeyin bir uyum ve denge içinde olması gerekir.

Seçenekler Neler

Şimdi biraz etraftaki alabileceğimiz elektro gitarlardan bahsedelim. Bu gitarları yaygınlık ve bizler için ulaşılabilirliklerini göz önüne alarak 4 ana gruba toplayalım.

Bunlar:



1- Fender Stratocaster modeli ve çeşitli firmalarca yapılmış imitasyonları



2- Gibson Les Paul modeli ve imitasyonları



3- Superstrat olarak isimlendirilebilen, Ibanez, Jackson, Washburn gibi üreticilerin yaptığı ve Stratocaster ve Gibson'ların çeşitli özelliklerini bir araya toplayabilmek fikriyle ortaya çıkmış ama sonra başlı başına bir sınıf haline gelmiş olan modeller ve türevleri



4- Semi-hollow ya da hollowbody Gibson ES-335, ES-175, Epiphone Sheraton, Riviera ve Gretsch 6120, Country Gentleman gibi modeller ve türevleri. Etrafta "caz kasa" olarak bahsedilen gitarlar.


Tabi elektro gitar modelleri sadece bu kadardan ibaret değil. Pek çok model mevcut olmakla beraber hepsinin kendine has güzellikleri mevcuttur. Yukarda bahsettiğim gitarlar dışında radikal tasarımlarıyla Gibson (Explorer, SG, Flying V), Fender (Telecaster, Jazzmaster), BC Rich, ESP, PRS, Musicman, Godin vs. gibi üreticilerin diğer gitarları da, farklı beğenileri olan gitaristlerin ilgisini üzerlerinde toplamaktadırlar. Benim bu yazıdaki amacım konuyu daha derli toplu bir biçimde ele almak olduğundan sınıf sayısını bu şekilde kısıtlamayı uygun gördüm.




Stratocaster



Bir Leo fender tasarımı. 1954 yılından beri pek çok gitaristin seçimi ve müzik tarihinde pek çok yeniliği beraberinde getirmiş gitardır. Stratocaster tüm müzik türlerinde kendisine yer bulabilmiş bir gitardır. Eğer ilk gitarınız olacaksa ve hiç bir fikriniz yoksa benim tavsiyem stratocaster tipi bir gitarla başlayabilirsiniz, çünkü adam gibi stratocaster üretemeyen gitar firmasını dövüyorlar artık! :) Tabii imitasyonların kalitesi her zaman tartışılır. Geleneksel olarak 5 yollu switch, tek yönlü tremolo sistemi, üç single manyetik, iki ton ve bir volüm düğmesi mevcuttur. Güzel ve canlı tonlara sahiptir.

Stratocaster'ın humbucker'lı, sabit köprülü, floyd rose'lu ya da daha değişik şekillerde üretilmiş varyasyonları da vardır. Dezavantajları, single manyetiklerden dolayı oluşan dip gürültüsü ve yine single manyetiklerin yüksek gain'lerde ötmesi olarak sıralanabilir.




Les Paul

1952'de Gibson firması ilk kez piyasaya sürmüstür ve o günden beri sayısız uyarlaması yapılmıştır. Üzerinde denenmeyen kalmamış gibidir. Bugün çoğumuzun aklına Les Paul deyince gelen sunburst (hani rengi sarıdan dış kısımlara doğru kırmızıya döner hafif hafif) boyalı model 1958'de üretilmiştir. Fakat bu yıllara meydan okuyan tasarımın üretimi 1960 yılında demode bulunarak durdurulmuş ve akılların başa gelmesi ancak 1968'i bulmuştur. Les Paul'ler Fender'a göre daha karanlık, hırıltılı ve dolgun tonlara sahiptirler. Bu fark humbucker manyetiklerinden ileri gelmektedir. Geleneksel olarak üzerinde 2 humbucker, 2 ton ve 2 volüm düğmesi, 3 yollu switch ve tune-o-matic sabit köprü bulunmaktadır. Gövdesi maun ağacından yapılmaktadır ama değişik ağaçlardan üretilmiş varyasyonlar da mevcuttur. Les Paul de pek çok müzik türünde kendine yer bulmuşsa da zamanında Toni Iomni (Black Sabbath) gibi devlerin elinde rock ve başlangıç günlerinde heavy metal için güzel bir seçenek olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca kişisel olarak benim favorilerim arasındadır. Bu gitarların negatif tarafları ise ağırlıkları ve klavyelerinin göreceli olarak kalın oluşu olarak özetlenebilir.




Superstrat


Bu gitarlar gerçekten iş görsün diye tasarlanmıştır. Klasik olmak gibi bir iddiaları yoktur. Özellikle prosesör gibi cihazlarla çok çeşitli tonlara daha kolay ulaşabilirsiniz. Her zaman köprü kısmında bir humbucker bulunur, diğer manyetikler single/single ya da single/humbucker şeklinde kombine olurlar. Olabilecek en kolay çalınabilir klavye bu gitarlarda olup hızlı çalmaya en elverişli gitarlardır. Superstrat'larda genellikle Floyd Rose sistemi tercih edilir. Bu sistemde sap kısmındaki eşikte telleri kilitleyen üç adet metal parça bulunur, köprü ise iki yöne hareket edecek şekilde (floating bridge, yüzen köprü) tasarlanmıştır ve tellerin diğer ucu köprünün içindeki metal bloğa takılır. Metal blok floyd rose'lu gitarlarda sustain'i sağlar. Bu tip gitarlarda bir ton ve bir volüm düğmesi bulunur. Superstrat'lar için sanırım en güzel örnek Ibanez'in RG serileri olacaktır. Avantajları, sunduğu çeşitli ton seçenekleri, uzun süre akort tutma, çok yüksek gain seviyelerinde bile ötme yapmamaları, kolay çalınabilir olmakla beraber, dezavantajları ise genel bakım zorluğu (tel değiştirme, tel yüksekliğini ayarlama, köprünün yükselmesi vs.), bend yaptığınızda ya da tel koptuğunda diğer tellerin bundan aşırı etkilenmesi (çünkü köprünün duruşunda tel geriliminin etkisi diğer gitarlardan çok çok daha fazladır) ve kalitesiz bir superstrat'ın, hele yeni başlayan bir insana, ömür törpüsü olabileceği gerçeğidir.



Semi-hollow ya da Hollowbody



Temelde üstünde elektro gitar manyetiği olan akustik gitarlar gibi düşünülebilirler. Solidbody gitarlardan daha zengin bir tona sahiptirler yüksek anfi gain seviyelerinden çok, temiz ya da düşük gain'lerle genelde daha iyi sonuç verirler. Bu modellerin, gain ve volüm arttıkça, yapıları itibariyle feedback yapma ihtimalleri çok fazla artar. Tabii burada genel konuşuyoruz ama mesela evde ya da stüdyoda olsun, kayıtta düşük volüm yüksek gain gibi ayarlamalarla sert tonlar alabilme şansı her zaman vardır. Yani olmaz diye bir şey yok tabii ki. Avantajı, zengin ve dolu bir ton vermeleri, dezavantajları ise diğer solidbody elektro gitarlardan biraz daha farklı bir çalma stili gerektirmeleri, feedback (ötme) ihtimali, ebatlarının daha büyük olması ve canlı çalarken alışkın olmayan birisi için diğer gitar türlerinden daha zor ayarlanabilir olmalarıdır.

Alışverişte Dikkat Edilecekler - I

Eğer hiçbir fikre sahip değilseniz öncelikle bilen birisiyle alışverişe gitmenizi öneririm. Bir gitarı ilk önce anfiye takmadan biraz çalmak gerekir. Ne olursa olsun akustik sesi iğrenç gelip de anfide harikalar yaratan gitar ben pek görmedim. Akustik şekilde sesi hoşuna gidiyorsa anfiden de güzel bir ses gelme ihtimali bence biraz daha fazladır. Tabii gitarın üstündeki tellerin durumu da bu konuda önemli. Elektro gitarda alt üç tel kullanıldıkça zamanla siyah renge döner yani oksitlenirler ve bu siyah teller hem gitarın kötü ses vermesine, hem akort tam olduğunda bile detone sesler çıkmasına, hem de durduğu yerde de fret demirlerini aşınmasına sebep olan birer canavardırlar. Dolayısıyla gitarınızın tellerini değiştirmek için simsiyah olmalarını beklemeyin.

Bunun yanında klavyenin ergonomisi önemli, ilk etapta eliniz kayıyor mu üstünde rahatça, sonra ikinci el bir gitar ise perde demirleri (fret'ler) aşınmış mı? (Bunların değişmesi çok maliyetli olabiliyor, o yüzden iyi dikkat etmekde fayda var) Sonra her teli kromatik biçimde en baştan son perdeye kadar penayla, biraz da kuvvetli olacak şekilde anfiyi kapattırıp çalın. Böylece perdedeki ve saptaki hatalardan olabilecek cızlamaları daha iyi görebilirsiniz. Çok iyi ton veren ama çalınması çok zor olan bir gitar da iyi gitar olamaz.

Gitarı iyice inceleyin, sağına soluna vuruğu çıkığına bakın, bazı yerlerdeki ufak görünen çatlaklar aslında ağacın içine kadar gidiyor olabilir (özellikle sap ve gövdenin birleştigi yerde), gitarın kulaklarını çevirip boşluk var mı hissedin. Varsa eğer bunların değişmesi de bir masraftır. Sapı ayarsız olabilir, bu sorun değil, entonasyon ayarı kolayca yapılabilir, ama fretler kötü durumdaysa (seviye farkı, aşınmalar vs.) masrafı çok daha fazla olur, ikisinin ayrımını iyi anlayabilmeniz lazım.

Daha sonra ton,volüm dügmelerini ve manyetikleri değiştiren switch'i çevirin eğer tam çevirirken cızırtı hışırtı oluyorsa oksitlenmeden dolayıdır ve bu gitarın çok iyi koşullarda korunmamış ya da yıpranmış olabileceğinin işareti kabul edilebilir. Elinize metal bir alyan anahtarı vs. alın ve tüm manyetikleri sırayla çalıştırarak (humbucker pickup'ta hem üstteki, hem alttakine) tek tek değdirin. Anfiden gelen pot sesi çalıştıklarını gösterir. Her teli sırayla çalın ve tüm tellerin sesi geliyor mu kontrol edin. Jack yuvasında (gitarın kablosunu taktığınız yer) sorun var mı, temassızlık yapıyor mu ona bakın. Pahalı bir gitar alacaksanız eğer manyetikleri de söküp markalarını kontrol edebilirsiniz. 500 doların altında bir gitar alıyorsanız bu manyetik sökme takma törenini yapmanıza gerek yok çünkü en babasının üstünde zaten 20 30 milyonluk manyetikler oluyor. Sesini beğenirseniz bir problem yok demektir.

Alışverişte Dikkat Edilecekler - II

Köprü kısmındaysa yeni baslayanlara sabit köprüleri öneriririm. Ama floyd rose tipi bir tremolo sistemi alıyorsanız eğer ve akort kilidi de varsa belli bir miktarda kolu kullandıgınızda (çaldığınız noktadan 1,5 tona kadar mesela) akort kaçırmaması gerekir. Bu çok önemli, çünkü kola iki defa dokunup akort kaçırırsa ve bir de kolla oynamayı seviyorsanız o gitar evde bile işinize yaramaz. Fender tipi tremolo sistemlerinde ve özellikle ucuz sayılabilecek gitarlarda ufak bir tremolo hareketiniz tüm akordunuzu bozabilir, bu böyledir. Ucuz yollu stratocaster sahibi olmak istiyorsanız bu acı gerçekleri kabul etmek zorundasınız gibi bir şey. Tabii "ben tremolo kullanmam" derseniz bu bölümü atlayabilirsiniz. Yine de köprü gitarın sustain'ini (sesin kaybolmadan uzun süre kalması) sağlayan çok önemli bir eleman ve yine oksitlenme vs. problemlerini gözardı etmeyin. Bir gitarın köprüsünde ne kadar hareketli parça varsa malesef sustain'i o ölçüde azalmaktadır.

Ton konusunda gitarın yapıldığı ağaç, sap ve gövdenin birleştirilme şekli gibi önemli parametreler vardır. Bu gerçekten çok derin bir konudur ve çok kurcalandığı anda saplantı haline bile gelebilir, dolayısıyla bilinmesi gereken en önemli noktaların üstünden kabaca değinmek yeterli olacaktır. Gitar klavyesinin maple (akçaağaç, hani Fender'lerdeki gibi açık renk olan) olması gitarın daha parlak ve canlı bir ton vermesini sağlar, klavyenin gül ağacı ya da abanoz olması (klavye çok koyu kahverengidir) ise daha oturaklı bir ton istenildiğinde iyi bir seçimdir. Gitarın akort burgularının olduğu kafa kısmının ebatları da büyüklüğüyle doğru orantılı olarak sustain'i etkiler. Entonasyon açısından gitar akort kulaklarının en ideal yerleşimi tüm kulakların aynı sırada olmasıdır. Sapın gövdeye birleşiminde yapıştırılmış (glued in) olanların bolt on (vidalanmış) olanlara göre hem çalımda hem de sustain'de üstünlüğü vardır. Gitarın gövdesinin yapıldığı ağaç da çok önemlidir. Yoğun ağaçlar (maun gibi) daha tok bir ton verirler ama bu yoğunluk arttıkça gitarın ağırlığı da artmakta ve çalınabilirlikten kayıp olmaktadır. Ağacın yoğunluğu azaldıkça ton daha parlak olur ve gitar hafifleyeceği için performans esnasında daha pratik olur. Bir de Uzak Doğu'nun meşhur gofret gitarları vardır. Onlar sunta vs. malzemelerin kat kat üst üste preslenmesiyle yapılırlar. Tonları da genelde kötüdür. 150 dolar civarına satılırlar. Çok ihtiyacınız yoksa uzak durulması gerekir. Ağaç konusunda gitarınızın boyasının altındaki damarlar vs.ler sizi yanıltmasın. Çünkü tüm gitarı böyle gofret şeklinde üretip üstüne çok ince bir plak tabaka koyup boyamak bu Uzak Doğu'lu üreticilerin 40 yıllık tecrübeleri sonucunda artık ata sporları haline gelmiştir. Ucuz gitar her zaman ucuz malzemeden üretilir. Bu gerçeği göz ardı etmemek lazım. Bence ağaç ve malzeme konusunda, Türkiye için konuşuyorum, 500 dolar gibi fiyatların altında çok büyük beklenti ve araştırmalara girmeyin ve kulağınıza hoş gelenini alın. Nasılsa bu sınıfın standartları belirlenmiştir. Ağacı çok iyi gitar alamazsınız demiyorum. 100 milyona Rus yapımı Bulgar yapımı, hatta eski Doğu Alman yapımı inanılmaz iyi ağaçların kullanıldığı gitarlar da bulabilirsiniz ama malesef bu gitarlar çalınamamak için üretilmişlerdir ve pek bir işe yaramazlar. Gitarın dizaynı ve ergonomisi de dikkate alınması gereken bir konudur. İyi bir gitar askıyı takıp ayağa kalktığınızda ağırlığı eşit dağılmış olan gitardır. Yani ellerinizi üstünden çektiğiniz anda sağa ya da sola doğru düşmemelidir.


Son olarak gitarda eksik parcalar(switch, kulak, düğme vs) falan var mı onları tespit etmeye çalışın (ufak tefek eksik parçaları satıcılar hep "abi kolay bulursun" sloganıyla itelemeye kalkar ama sonra uygun olanını bulmak zor, hatta imkansız bile olabilir). Bu fiziksel kontrolleri yaptıktan sonra gitarla sevdiğiniz şarkıları çalın. Anfiyi kendinize göre ayarlayın. Büyük anfide, özellikle yüksek volümlerde sesini duyduktan sonra bir de küçük bir anfide deneyin. İyi bir gitar küçük anfide de keyifli bir ton verir ama kötü manyetikler vs. size bu keyfi pek yaşatmaz. Burada çok teknik bir açıklamada bulunamıyorum çünkü ben de bu kısmı tamamen içgüdüsel şekilde hallediyorum! Bir süre sonra bir gitarı sadece elinize aldığınızda bile tamamdır alınabilir diyorsunuz ya da çalmaya değmeyecek kadar kötü gitarları hissediyorsunuz zaten. Bu kadar kurcaladıktan sonra gönül rahatlığıyla yeni gitarınızı alabilirsiniz. Tabii yapabiliyorsanız mutlaka pazarlık edin. En azından deneyin. ;)

Son Söz

Marka konusundaysa bence büyük üreticilerin üst modelleri genellikle güzel oluyor, tabii kendinize uygun olanı bulmanız lazım. Büyük üreticilerin ucuz modelleri malesef bazen kötü olabiliyor, hatta çok çok kötü olabiliyor. Küçük üreticilerin bazı modelleri ise çok çok iyi çıkabiliyor. Bir de butik tarzda üretim yapan çok küçük firmaların çok çılgın ve ultra kaliteli gitarları oluyor ama fiyatları da çılgın oluyor! Markası şu olsun bu olsun gibi saplantılara kapılmayın. Bazen 100 dolarlık ama klavyesi rahat, çok sorunu olmayan bir gitar ufak bir manyetik değişikliğiyle çok makul sonuclar verebilir. En güzel gitar en pahalı olanı değil, sizi elinize alıp çaldığınızda en mutlu edenidir. Hiçbirimizin müzik yapmak için binlerce dolara ihtiyacı yok.

Konuyu çok özet ve basit bir şekilde, tamamen kendi deneyimlerim doğrultusunda anlatmaya çalıştım. Umarım tüm gitar alacak ya da almayı düşünen arkadaşlarımın işine yarar.

Dr. Kutay Yavuz
15 Kasım 2006
www.kutayyavuz.com

Yorumlar

Taze haberler