![]()
Eurovision a genç yeteneklerin gönderilmesi düşüncesine katılıyorum. Türkiye kadar hiç bir ülke ciddiye almıyor ne yazık ki ve Türkiye sanki her sene verdiğin en büyük 'müzik' sınavını veriyormuş gibi bir tavır sergiliyor.
Genç yetenekler derken benim kastettiğim şey ise, underground ya da bağımsız yeteneklerdir. Türkiye de bu potansiyele sahip çoğu müzisyen genel geçer 'evrensel' statüde olabilecek müziğin bu ülkede iş yapmaması nedeniyle amatörce evinde ki kayıtlarla albüm bile yapmayarak ruhunu doyuruyor. Can Bonomo 'evrensel' müzik statüsünde birisi değildir. Yüksek Sadakat da değildi. Aslında şimdiye kadar gönderilen hiç bir grup/müzisyenin böyle bir kimliği olmadı/olamadı Türkiye de. Çünkü en başta böyle bir kimliği oluşturabilecek bir toplum anlayışı yok bu ülkede.
Bununla beraber söylemeye çalıştığım şey şudur: 'müzik' ve 'eğlence' ayrı şeylerdir ama Türkiye de aynı şeyi ifade ediyorlar ne yazık ki. Can Bonomo iyi bir eğlence adamıdır belki - her ne kadar dinlemesem ve sevmesem de bu onu sevenlerin varlığını ve eğleniyor oldukları gerçeğini değiştirmiyor- ama iyi bir müzisyen? iyi bir besteci? teknik olarak zaten böyle bir şey mümkün değil. Geçmişinden de anlaşılacağı üzere eğlence ye yönelik bir kimliği söz konusudur.
İnsanları kalıplara sokmak, yapılabilecek en son şey benim için ama Türkiye ye ve burada yapıldığı düşünülen Müzik e baktıkça, kalıplardan başka bir kavram aklıma gelemiyor.
Türkiye, gerçekten Eurovision gibi yarışmalarda güçlü bir rakip olarak kendini göstermek istiyorsa, Evrensel Müzik e Türk sanatçılarını kazandırmak istiyorsa o zaman en başta 'Müzik' anlayışını değiştirmeli. Türk müziği evrensel değildir arkadaşlar. Çünkü Türk müziği bozulmuş bir müziktir. içerisinde TSM den THM e, arabesk ten azeri müziğine, kısacası harmanlanmış bir çok tınıya sahiptir. Müzik için böyle bir bolluk kulağa güzelmiş ve çok yaratıcı olacakmış gibi gelebilir ama bu Türkiye için geçerli olamadı/olamıyor.
Bu olayı artık siyasi olarak görmeyip, ciddiye bile almadan. Sadece ülkede ki TV karşısına geçmemiş, Türkiye tarafından bilinmeyen, undergroun ama kaliteli insanları tespit edebilip, bunları Eurovision a göndererek hem onlara hem de kendisine bir şans tanımalıdır Türkiye.
Kısaca kısaltarak ifade edeyim; bir hikaye der ki, '.......bir adam bir melekten, dünya üzerinde ki en büyük lideri göstermesini diler. Ve melek onu bir demircinin yanına götürür. Kimsenin tanımadığı bilmediği bir demirci. Adam şaşırır bakar ve sorar: Bu mu en büyük lider? Melek şöyle der: Eve, eğer fırsat verilseydi bu adam dünyanın en büyük lideri olacaktı....
Eurovision u kazanmak için böyle siyasi karavana atışlar yapacağına, öncelikle kaliteli beyinlere ve ruhlara fırsat vermeyi öğrenmelidir Türkiye.
