Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.

Gayrı Resmi İlmek: Bas Üzerine

  • aykuth • 27 Nisan 2004 17:09 • #537963
    Gayrı Resmi İlmek: Bas Üzerine Terimler II

    Yukarıdaki yazının güncellenmiş halini aşağıya yapıştırıyorum. Bir süre sonra umarım garajda makale olarak da yayınlanacak. (böylece okuma kolaylığı da sağlamış oluruz.)
    Umarım Çok Uzun olduğu için sorun yaratmaz.



    Bas Çalmaya Başlarken: Bas gitar üzerine:

    Giriş
    Yazacak öyle çok şey var ki toparlamakta zorlanabilirim. Forumda yazdıklarımı okuyanlar bunu biliyorlardır zaten. Kendisi benim ana enstrümanım (pek iyi çalamasam da).
    Hemen yazıya başlarken bir konuyu belirteyim; kendimi bu konuda bir usta olarak görmediğimi daha önce birçok yerde söyledim. Bu ve takip eden yazılar hemen alıp defterinize yazacağınız doğruları değil bas hakkındaki bilgi denizinden benim öznel bir şekilde süzdüğüm bir kova tuzlu su yalnız. Bu suyun içindeki çakıl taşlarını ayıklamanız hoşuma gider ve hatam varsa onlardan kaçmaktansa düzeltmek işime gelir.


    4 Telli olarak ortaya çıkmış, şimdi 12 tellisine kadar gördüğüm bir enstrüman bas gitar. En önemli çıkış amacı, belki de taşınması ve sesinin yükseltilmesi çok güç olan dik basa (kontrbas pek sevmediğim bir terim) alternatif olmak olabilir.


    Kaynaklar
    http://www.rodgoelz.com/electricbasshistory.htm (geçmiş kısmı için buradan faydalandım, ingilizceniz yeterliyse bu kaynağı okumanızı şiddetle öneririm)
    Kafamdaki eklektik ayrıntı yumağı


    Geçmişi
    1936 civarında ilk örnekleri ortaya çıktıysa da, ticari olarak başarılı olmuş ve müzisyenler tarafından kabul görmüş ilk bas leo fender tarafından (1951) ortaya çıkarılmış Fender Precision. 2004’te olduğumuz düşünülürse burada birkaç satırla bas tarihini anlatamayacağım kolaylıkla anlaşılabilir. Ama kimi satırbaşları, bazı önemli isimler için tam da sırası.

    Kullanan önemli isimlerden belki de ilki Monk Montgomery. Çalım tarzı günümüzdekinden oldukça farklıymış. Baş parmağıyla ve sürekli aşağı yönlü vuruşlarla çalmış ve dik basta çaldığı tarza benzer çalmış. Caz sahnesinde bas gitarın yayılmasının sorumlularından.

    Lakin caz tarihi gibi tehlikeli bir konuya girmekten kaçınıp devam etmeliyim. Adını hemen belirtmemiz gerekenlerden biri de james jamerson. 1961'den sonra çalmaya başladığı bas gitarla sanırım şimdiki basçıların tamamının önünü açmış. Motown şirketini (aslında bir akım adı da olmuş sonradan) duymuş olabilirsiniz, duymadıysanız not etmenizde yarar var. Bu dönemden alınacak bilgiler öyle çok ve yoğun ki dokunup geçmek bile benim gibi bir gevezenin bir iki sayfasını alır. Funk Brothersla kayıtlarına ulaşmaya çalışın ve bas gitarın bir enstrüman olarak saygınlık kazanmasında nasıl rol oynadığını izleyin.

    Yılları devirirken bası ve günümüz ‘garaj” gruplarını tetikleyen patlamayı gözleyelim. Rock tarihinin vazgeçilmezi Beatles’a. Sayısız hitleri, müzik yaşantıları boyunca değişen, gelişen müzikleriyle müzik tarihini sallayıp yuvarlayan İngilizlere. Paul McCartney’in basa popülerlik ve müzikalite olarak ekledikleri anlamanın en iyi birkaç parçalarını çalmak aslında. Çeşitli dönemlerinden parçalar çalarak (çalarken düşünmeyi unutmayın ama, eğlenmeyi ve groove’uda) öğreneceğiniz çoğu şeyi ben burada kelimelerle anlatamam zaten. Kendi deneyimlerimden ufak notlar. Davulla uyum, birlikte çalınan beşlilerle armoniyi desteklemek, basınızla grubun boş bıraktığı yerlere gelen melodiler, minimal ve böylelikle müzikal çalım. Beatles plaklarını baslarına dikkat ederek bir daha dinlemek neredeyse kaçamayacağım bir ödev gibi benim için. Hem unutmayın bunları yaparak yıldız oluyorsunuz. :P Basın sadece parmakla çalınması gerektiğini düşünenlere (varsa) ufak bir not, Paul’da birçok başka iyi basçı gibi pena kullanıyordu o leziz viyola basını çalarken.

    Carol Kaye’dense alıntıyla bahsedeyim.
    “Şöyle düşünün: 50’lerin sonlarından 70lerin başına kadar Carol kayıt işindeydi. Günde 16-20 şarkı, yaklaşık 40.000 şarkı, sayısız 1 numara hiti ve halen çalınan parçalar üretmiş 10.000 kayıt tarihinin parçasıydı. The Doors, The Turtles, The Mamas & The Papas, The Byrds, Crosby Stills & Nash, Buffalo Springfield, Harry Nilsson, The Monkees ve Frank Zappa gibi kurulu ve başarılı birçok müzik grubu kariyerlerini oluşturacak parçalar için Carol Kaye vb. yetenekli müzisyenlerin temiz kayıtlarına yaslandılar. Carol ve birçok diğer stüdyo müzisyeni Amerikan müziğinin şekillenmesinde çok önemli bir paya sahip oldular...” (yoksa ismail soyberk’i mi hatırladınız)

    Elbette bu dönemlerde bahsedilecek bir çok basçı daha var, günümüzdeki çalım biçimini şekillendiren. Ama bas gitar tarihinin her köşesini anlatmayacağım. Meraklılar için internet tükenmez bir kaynak. Bİz devam edelim.

    Sonra sıra funk’ta. Ama bilmediğim çoğu şeyden kaçındığım gibi bundan da kaçınıyorum burada. Yine de basçı olmak istiyorsanız sizin kaçınamayacağınız bir tür funk. Ben de basçı olmaya çalışma serüvenimin bu noktalarındayım sanırım, kim bilir belki 2005’te bu konuda bir şeyler yazabileceğime inanır şişiririm kafanızı.Üç grup ismi: Tower of power, James Brown, Sly & the Family Stones. Hmm. Belki de bir sene yetmeyecek yeterince çalışmaya. (küçük bilgi: Sly & the Family Stones grubunun basçıdır slap çalım tarzını oluşturan: Larry Graham. )


    70lerle beraber müzik biraz daha değişir. Gelinen nokta benim de dönüp dolaşıp takıldığım yer aslında. Gruplar ve müzikleri kendi adlarına konuşur zaten . Cream, Santana, The Byrds, The Doors, The Grateful Dead, Led Zeppelin and Black Sabbath. İlk aktif basla (alembic, stanley clarke’ı harika basıyla kesin görmüşsünüzdür bir yerlerde) bu dönemde karşılaşırız, fusion ortaya çıkar, roundwound teller yaygınlaşır, artık rock müziğinde de emprovizasyon görülür. Ama bas gitarda asıl devrim kapıdadır, Jaco Pastorius. Basın artık solo bir müzik aleti olarak da diğerlerinden eksik kalmadığını cümle aleme gösterir Jaco. Kısacık yaşamıyla bas gitar çalımını eni konu değiştirmeyi başarır. Ama sadece bir virtuoz değil iyi bir ritm çalıcısıdır da Jaco. Bu yüzden sanırım kayıtları, çoğu basçının başucunda yer alır.

    Bu yazının bitmeyeceğinden korkmanın zamanı geldi sanırım. Çoğu şeyi eksik bırakarak bir iki şeye dokunayım yalnız . Basın geçmişine bakarken Punk es geçilmemeli. Clashin o çatırtılı baslarını nasıl olsa bir yerlerde yine duyacaksınız. Punk bası çalmayı (çoğunun naif basitliğine rağmen) keyifli bulduğumu da söylemeliyim.

    80’ler rock müziğin biraz kuluçkada sayılabileceği bir dönem. Hard Rockta basçıların ne denli büyük bir rol aldıkları tartışmaya açık bir konu. Ama yine de bir kuşağın iyi müzisyen yetiştirmemiş olması az rastlanır bir şey olurdu şu listeye bir baksanıza.
    Geddy Lee (Rush, gerçi 70lerden de sayılabilir);
    Billy Sheehan (Talas, David Lee Roth, Mr. Big; son dönemde canavarından çıkardığı sesler hiç hoşuma gitmese de, becerisi, yeteneği kendiniş gösteren)
    Steve Harris (Iron Maiden, fender precisionıyla metalin ustalarından);
    Cliff Burton ( Metallica, mustaine’le birlikte (tamam bu tartışılabilir) metallica’nın bir üst seviye yeteneklerinden (ama bunu tartışmam) metalin yüksek sesli gitarlarının arasından kendi basıyla ortaysa çıkabilen adam )

    80lerde kariyerlerine başlayan bir iki önemli isim daha bulalım mı? Örneğin: Bas virtüozleri Victor Wooten, Michael Manring and John Patitucci, ve daha poüler müzikten Les Claypoool (Primus), ve hatta Flea(RHCP).

    Kişi isimlerine son ek olarak Marcus Miller demeliyim aslında ama nerede demem gerekirdi unuttum. Bastaki ustalığıyla (ve gerçekten özel slap çalışıyla) buralarda bir yerde bahsedilmeli.

    Geçmişi bir alıntıyla noktalayalım (gerçi şu anki haliyle neredeyse tüm bölüm alıntı ya)

    “Burada vurguladığım tüm bu basçılar elektro basta kendi müzikal dillerini oluşturmuşlardır – hepsi şu anda elektro bass çalımında yaygın olan fikirlere öncülük etmişlerdir. Monk Montgomery’nin bas yürüyüşlerinden, James Jamerson’ın melodik ustalığına; Paul McCartney ve Carol Kaye pop üslüplarından; Larry Grahamın slap keşiflerine ve Jaco Pastorius’un bas virtüozluğuna. Her biri basçının müzikal dilinin önemli bir parçasıdır”


    Son sözü ben söylemeye çalışayım bir de. Yukarıdaki eksik liste ve bilgiler size bir rehberlik bile etmekten uzak olsalar da güzel bir yolu işaret ediyorlar. Çaldığınız enstrümanın geçmişini bilmek size çok şey katacak. Dinlediğiniz her ustadan bir şeyler öğreneceksiniz. Bas çalmaya başlamanın en önemli öğlerinden biri yukarıdaki ve benzer basçıların yaptığı şeyleri özümsemektir. Davulla yekpare olmaya, bas partisinde melodikliğe ve lirizme, gerektiğinde funky çalmaya ve insanları dans ettirmeye, müziğinizi bir adım daha ilerletmeye, gerektiğinde bir solist de olabilmeye, kısacası grubun müziğinin tam ve doğru bir parçası olmaya giden yol sıkılsanız da sevseniz de buradan ‘da’ geçiyor.

    Dip: Bu kadar uzun yazmayı düşünmüyordum kesinlikle. Okuyanlara sabır.
    Dip 2: Yukarıda hatalar mı buldunuz (eksikler zaten var) yorumlarla düzeltebilirsiniz.


    Akort Sistemleri ve Bas Gitar Türleri

    Bas gitar 4 ila 12 telli olabilir. Fakat genellikle 4-5-6 telli olarak görürüz. Bunların geleneksel akortlanma şekli.

    4: E-A-D-G (Mi-la-Re-sol) (daha sonraki bir yazıda bu notalama sistemini anlatayım)
    5: E A D G C veya B E A D G (ikincisi daha yaygındır, birincisi daha çok bas gitarıyla akor da çalan veya solo çalanların tercih ettiği bir tel/akor seçimi). Aynı tellerle farklı akorttan bahsetmiyoruz. İki akort için farklı takım teller kullanılır.

    6: B E A D G C (Si Mi la re sol do)

    A (La) telinin 5 perdesinden itibaren (re notası/d teli de boşken bu sesi verir) normal akortlu bir gitarın ulaşamayacağı kadar bas seslere çıkar. Böylece dik basın doldurduğu sesleri, onun kadar ağır ve hantal olmadan doldurmayı başarır. Fakat yine de bu sesleri güzel biçimde çıkarabilmek için elektro gitardan daha uzun bir sapa ve daha ağır gövdeye sahip olması gerekmiştir. Tellerinin kalınlığı hakkında yorum yapmama sanırım gerek yok.

    Manyetikleri normal gitar manyetikleriyle aynı sisteme göre fakat bas frekanslara yanıtları daha iyi olacak şekilde tasarlanır. Tabi tel sayısına göre kutupları veya genişlikleri değişebilir.

    Perdeli, Perdesiz

    Bas gitarlar bir de manyetik ve üzerindeki kontroller yoluyla ikiye ayrılır. Aktif ve pasif olarak.

    Pasif: Manyetiklerden çıkan sinyal bas üzerinde güçlendirilmez. Ses sadece dirençler (potlar) ve kapasitörler (her ikisi de elektronik elemanlardır) aracılığıyla şekillendirilir. Bas aleminin bir kısmı (ben şimdilik bunlara dahilim) pasif gitarları tercih eder.

    Aktif: Burası biraz çetrefil. İki tür aktiflikten bahsedebiliriz. Aktif manyetikler (ki azdır böyle gitar, ayrıntılarına girmeyeceğim) veya gitarın üzerine eklenmiş bir elektronik devre aracılığyla manyetiklerden gelen sinyali şekillendirebilen gitarlar. Üzerlerinde daha fazla pot (hani şu çevirdiğimiz meretler var ya sesi, tonu değiştirmek için) bulunur. Bu enstrümanlar bir veya iki adet 9 voltluk pile ihtiyaç duyarlar. Seslerinin daha esnek (değişik tonlar elde edilmesi daha kolay) olduğu söylenir. Ayrıca gitarınızın üzerinde bas tiz ve orta (bu her gitarda bulunmaz ) frekansları ayarlayabilmeniz de bir başka artıdır (belki de değildir kim bilir :p). Pilleri arada bir değiştirmeniz iyi olur. Tabi bunu bittiği zamanlara denk getirmeniz daha da iyi.


    Aksam
    Şimdi gitarımızın aksamını biraz sayalım. Foto olsa daha kolay olabilirdi tabi.

    Gövde: Gitar ağaç tonunu belirleyen ana öğelerden biri. Hani şu gitarımızın boyalı, şekilli kısmı. Baslarda bildiğim en yaygın kasa şekilleri jazz, precision, f bass şekilleri ama rickenbacker, alembic, gibson vs. (sayılamayacak kadar çok) kendine özgü şekilleri olan baslar yapıyor. Örneğin ibanez ise bir dolu farklı şekillerde bas yapar. Bunları ağdan (web) aratarak fotolarını bulabilirsiniz.

    Sap: klavyenin de üzerinde bulunduğu, yine yapıldığı ağaç ağaç tonunu etkileyen, birçok gitarda klavye için üzerine farklı ve daha sert bir ağaç (gül ağacı ve abanoz en yaygınlarıdır, ama birçok gitarda da Akçaağaç üstü akçağaç sapla karşılaşırsınız, ki iyi bir kombinasyondur) eklenen kısmı. Perdeler üzerindedir. (tabi varlarsa) Gitarın ölçeğine göre uzunluğu ve perdeler arası uzaklık (perde genişliği) değişebilir. Yine üreticisine göre genişliği, eğim yarıçapı ve şekli de değişir. Kimi insanlar benim gibi fender precisionınki gibi görece kalın(çok daha kalınları vardır ortalıkta) ve geniş saplarından hoşlanırken. Bir çok müzisyen ibanezinkiler gibi ince ve "hızlı" klavyeleri tercih eder. Çeşitlerin çok olduğu ve basçının kişisel zevkine göre seçmesi gereken bir kısım.

    Headstock: türkçeye nasıl çevireceğimi bilemedim. Akort kulakları burada bulunur. Bununla ilgili söylenebilecek önemli bir nokta, fenderler gibi düz (arkaya doğru bir açı verilmemiş) olanlarında telleri takarken telinizin akort mekanizmasından ayrıldığı yerin mümkün olduğunca dibe yakın olması gerektiği. Böylece anlaşılmaz gürültülerden uzak durabilirsiniz. Bunu genelde siz seçmezsiniz. Severek aldığınız basınkini sever ya da ne yapalım gönül bu dersiniz.

    Manyetikler: mıknatıslar, bobinler (sarımlar), biraz metal ve (genellikle) plastik kutu. Üzerinde titreşen metal tellerin hareketini (titreşimini) elektrik sinyali haline getirirler. bunun teorisini bir gün anlatabilirim ama bugün o gün değil. Tellere yakınlığını yani yüksekliğini ayarlayabilirsiniz. ki bunlar gitarınızdan çıkan sesleri etkiler. Fazla yakın olması özellikle kalın tellerin manyetik alandan etkilenmesiyle sustain’lerini düşürebilir. Gitarın ağaçlardan kaynaklanmayan tonunu belirleyen ana öğelerden biridir. Precision, Jazz, P/J, Soapbox, Humbucker başlarda duyup da anlamayacağınız sözcükler. İlerleyen yıllarda yazabilirim belki üzerlerine.

    pickguard: gitarınızın yüzeyini pena darbelerine karşı korur, biraz dekoratif bir yanı da olduğu söylenebilir tabi. Her gitarda olmak zorunda değil. (washburnün, yamahanın bir çok modelinde yok örneğin), fenderlerinse neredeyse olmazsa olmazı.

    bridge: köprü: tellerin diğer ucunun tutunduğu yer. Farklı tipleri var ama anlatmaya gücüm/vaktim yetmeyecek. Gitarınızın entonasyon (perdelere bastığınızda doğru frekansların çıkmasını sağlayan ayar) ayarlarının buradan yapılacağını, tel yüksekliği için de bir ayar bulunduğunu ekleyeyim. Metaldendir.

    ton kontrolleri: (Pasif) bir potansiyometre (değiştirilebilir direç) ve bir kapasitörden oluşur. Ayarına göre tiz/bas/orta frekansta sesleri süzme/süzmeme ayarı yapabilirsiniz.
    (aktif) devresini açıp incelemedim. Ama yukarıdakinden önemli bir farkı bazı aktif ton kontrollerinde bu sesleri yükseltebilirsiniz. Anladığınız üzere bir elektronik devre bulunur. Gövde üzerinde çevrilebilir düğmeler şeklindedirler. (çoklukla)


    Edevat
    Bas gitardan duyulabilir bir ses almak için genellikle manyetiklerinden çıkan sesi anfi aracılığyla yükseltmeniz gerekir. İyi bir bas tonu için bas gitar için özellikle ayarlanmış bir anfi ve kabin önerilir. Ayrı bir yazı gerekir anlatmak için, ayrı bir yazar da fena olmaz hani.
Bu konunun tüm mesajları