Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.

ÖSS'de basarılar..

  • FuL_TeLiKe • 18 Haziran 2007 17:39 • #586983
    bende iyi 1 şeyler diliyor idim..
    sanırım biraz geç kaldım..
    .)

    sorun değil bunlar tabe..
    şimdi konuyu değiştirip sınavlar nasıldı gibi 1 klişe ile konuya dahil oluyorum..

    nasıldı yavrucaklar sınav?
    .)
  • HardrocK • 18 Haziran 2007 18:09 • #586984
    Valla ben titrasyon hiç görmediğim için bilemicem..Ama geçen seneki asit baz sorusuna bir daha bak istersen,bu senekiyle karşılaştırılamaz bile.Mat2de de integral soruları zorladı beni,daha dorusu zorlamadı çünkü uğraşmadan boş bıraktım üçünü de :) Ama bir Tümevarım sorusu vardı ki,yani bu kadar da ezber sorulamaz dedirtti bana,kalem oynatmadan 99/100ü işaretledim :)
  • mansons pain • 18 Haziran 2007 20:49 • #586985
    evet cidden saçmaydı o kadar kolay olması tümevarımın beni sınavda bi de kimya sorusu güldürdü grup ve periyotu vermiş hangisi yanlıştır diye soruyor yuh artık dedim komik bi soruydu
  • nefretimsin • 18 Haziran 2007 23:05 • #586986
    istediğim yer olmuyor,başka yerler oluyor.sınaw boyunca ağladım,çıkışta bayıldım..oysa cok calısmıstım. ölmek istiyorum:(
  • kaşif • 18 Haziran 2007 23:29 • #586987
    Nefretimsin; sen ve bu sıkıntıyı çeken tüm arkadaşlar için Can Dündar'ın cumartesi günki yazısını alıntı yapmak istiyorum buraya;

    SIRAT KÖPRÜSÜNE ÇIKARKEN
    Büyük sınav var yarın... Yüreği yalazlanan gençlere öğüt veren çok...
    Ama onları sürüklediğimiz bu sırat köprüsünde ne söylense boş...
    Öğüt almaktan da vermekten de hiç hazzetmeyen biri olarak sınava gireceklere o köprüye ve ötesine dair satırlar aktarmak istiyorum bugün...
    Bir ustanın, çırağına tavsiyeleri bunlar...
    Sadece sınavda değil, hayat boyu işe yarayacak yol haritaları, kelam paftaları...
    * * *
    Öğüt alan gencin adı İbrahim...
    Denizli'den İstanbul'a gelmiş, ekmek peşine...
    Marifeti, kalemi...
    Bir arzuhalci yanında işe girmiş, asker mektubu yazar, isteyene portre çizermiş.
    Bakmışlar ki, "ressamcı" pek mahir, çizdiklerini Roben derler bir ustaya göstermişler.
    "Dalında mektep adam"mış Roben... Bakmış çizimlere, "Evlat" demiş, "Eğer bu işe gönül vereceksen, pazarları bizim eve uğra; bir iki saat çalışır, laflarız."
    2 yıl her pazarı Roben ustayla geçirmiş İbrahim...
    Resim kadar, insanlık da öğrenmiş.
    * * *
    2 yılın sonunda talebesini uğurlarken "İyi gidiyorsun İbrahim" demiş Roben Usta, "...ama yetmez, daha da hızlan...
    "Ağaç çizme, kendi ağacını resimle; deniz senin denizin, kadın senin kadının; kullandığın her renkte senin tonların olmalı. Bu yolculuk, bitmez tükenmez cesaret ile dev gibi inatlar ister."
    "Dünden kalmış ne varsa öğren, bil ve ona saygı duy. Fakat asla onu tekrarlama. Tekrar tembelliktir; cesaret ve iddia eksikliğidir. Alışılmış ne varsa senin düşmanın...
    "Şimdi sen bütün yıldız olmuş ressamları çöze anlaya basamak basamak çıkacak, sonunda sen de yorgun ama huzurla uzanıp bir basamak olacaksın. Ardından gelen nesiller seni de çıkmak zorunda kalacak.
    "Bu böyledir İbrahim!.. Sakın ola felanın feşmekanın çizdiği boktan hudutları tanıma, kır ve geç, yık ve git. Sanatkârın kanunu kendisidir.
    "'Halk beğensin' deme sakın, bırak halkı... Hep önde ve yukarılarda ol. Sen ol yani...
    "Bir de parayı düşünme; işi güzel olanı, para arar ve bulur.
    "Kimsenin çizmediğini çizecek, kimselerin düşünemediğini düşüneceksin. Kendine has fevkalade orijinal bir rüzgâr, bir karakter yakalayana kadar bin kere kahrolmalı, on bin defa mahvolmalısın. Gün gelmeli, imzan olmasa da 'İşte bu İbrahim'in eseri' diyebilmeliler.
    "Her gördüğün resme 'Ben daha mükemmelini yaparım' diye bakacaksın. 'Benden iyisi yok'. Senin ana kanunun bu olmalı.
    "Bu konuşan ağzım değil, son 40 yılımdır."
    * * *
    Bu altın öğütleri dinledikten sonra ustasının elini öpmüş İbrahim...
    "Sizi hiç unutmayacağım. Hangi mektebe gidersem gideyim, biliniz ki asıl üniversitem sizsiniz" demiş.
    Boya çantasını boynuna asıp kanatlarını germiş, Sanayi-i Nefise'ye girip büyük ressam İbrahim Çallı olmuş.
    Ben, Roben Usta'nın öğütlerini Gündüz Azak'ın "Çallı" kitabında hayranlıkla okudum; (Evreka Y., 2005) astım hafızamın duvarına; ışık diye yoluma tuttum.
    Büyük sınav arifesinde size de, dev inatlarla çıktığınız bu yolculukta, kendi hudutlarınızdaki çitlerden cesaretle atlayacağınız, sizden önceki yıldızlara basa basa kendi semalarınıza tırmanacağınız, sonunda kendinize has o harikulade rüzgârı yakalayıp sizden sonrakilere basamak olacağınız, upuzun bir yolculuk dilerim.
    "Bu konuşan ağzım değil, son 40 yılımdır." CAN DÜNDAR
  • fade_away • 18 Haziran 2007 23:57 • #586988
    yahu nerden buluyosunuz bu yazıları...herkesin söyleidği boş geliyo.ben Can Dündar'ın 2 yazısını okiyim kendime geliyorum hemen.anne,rehber öğretmen öğüdü boş...dinlemiyorum bile...valla önce uğrasaydın girenlere iyi olurdu...
  • Soulforger • 19 Haziran 2007 00:15 • #586989
    Güzel bir yazı , paylaşım için teşekkürler , ama açıkçası 2004 yılında yazdığı saçmasapan ve karalama dolu bir yazı yüzünden artık Can Dündar'a zerre kadar saygı duymuyorum.
  • kaşif • 19 Haziran 2007 00:16 • #586990
    Hatasız kul olmaz:)
  • kaşif • 19 Haziran 2007 01:06 • #586991
    öğretmen öğüdü boş...dinlemiyorum bile...

    İbrahim Çallı'nın hocası gibi olabilsek hiç boş gelir miydi? Umarım bu ülkenin bütün çocukları bilge öğretmenler elinde yetişme şansına erişir bir gün.
  • cerberos • 19 Haziran 2007 10:05 • #586992
    ya bu başlık güzel oldu öss öncesi moral açısından filan da garaj ve müzikle alakasız bi konu sonuçta bence devam ettirmemek lazım çok uzadı gibi:S