Biyografi (1.bölüm)

Bölümler
Yazan: Nes
Tarih: 1 Ağustos 2002

Biyografi


Nicholas Edward Cave 22 Eylül 1957'de Avusturalya Wangaratta'da dünyaya geldi. Kütüphaneci annesi ve İngilizce öğretmeni babası tarafından kendisine ileride çalışmalarında İncil'in belirgin etkisine yol açan Anglikan eğitimi verildi.

Caulfield Teknoloji Enstitüsü'nün Sanat Bölümü'nde 2 sene okudu, ki aldığı bu resim eğiyiminin bir örneğini Birthday Party'nin "Prayers on Fire" albümünün arka tarafındaki Nicholas Cave imzalı resimde görmek mümkün... Caulfield'de beraber "The Boys Next Door" grubunu kurdukları Mick Harvey ile tanıştı. Nick Cave tarafından piyasaya sürülen ilk kayıt 1978'de çıkan "These Boots Are Made For Walking"dir. Bu single'ı bir sonraki sene "Door Door" isimli albüm izledi. Grup Nick Cave, Mick Harvey, Tracy Pew, Phillip Calvert ve Rowland S. Howard'dan oluşmaktadır. "The Boys Next Door" 1980 yılında çıkardıkları albümün bazı kopyalarının sadece "The Birtday Party" bazı kopyalarının ise "The Birtday Party by The Boys Next Door" olarak çoğaltılmış olmasından dolayı isimlerini "The Birtday Party" olarak değiştirdiler ve grup Avusturalya'dan Londra'ya geçti.


The Birtday Party'nin özellikle müziğinde heyecanı olduğu gibi ifade etmesi dönemin İngiliz rock müziğinin oluşmasını oldukça etkilemiştir. 1981'de çıkan "Prayers on Fire", 1982'de çıkan "Junkyard"dan sonra grup bu sefer de Batı Berlin'e yerleşti. Son albümleri "Mutiny"yi de piyasaya sürdükten sonra grup 1983'te dağıldı. Birthday Party elemanlarının bazıları The Bad Seeds'i oluşturdular ve 1984'te ilk Nick Cave and the Bad Seeds albümü olan "From Her to Eternity" çıktı. O dönemki kadro şu şekildeydi: Nick Cave, Blixa Bargeld (gitar), Mick Harvey (bateri), Barry Adamson (gitar ve piyano), Hugo Race (gitar), Tracy Pew (bas, sadece Avusturalya turnesinde), ve Anita Lane. "Bad Seeds" isminin ya İncil'den ya da 1956'da Mervin LeRoy tarafından çekilmiş olan "Bad Seed" filminden geldiği söylenmekte.. İkinci Nick Cave and the Bad Seeds albümü The Firstborn Was Dead yayınlandığında kadroda sadece Cave, Harvey, Bargeld ve Adamson kalmıştı. Bu albümde yer alan Tupelo Nick Cave'in birkaç sene sonra yayınlayacağı "And The Ass Saw The Angel" hikayesinin başlangıç fikirlerini içermekteydi. Zaten, hikayenin yazımı sırasında yaratılan şarkılar da hikayenin konusu ile paralellik taşımaktadır, "Your Funeral.. My Trial" albümünden The Carny ve Sad Waters örnek olarak gösterilebilir. Çok beğeni kazanan ve 10 dile çevrlen hikaye, cani bir gerizekalının bir kitle tarafından linç edilmek istemesini konu alır.

1986 yılında iki albüm piyasaya sürüldü. İlki birçok blues parçasının yorumlarında oluşan "Kicking Against The Pricks"ti. The Bad Seeds Thomas Wydler'ı da bünyesine katmıştı ve albümde konuk sanatçı olarak Tracy Pew ve Rowland S. Howard bulunmaktaydı. O sene piyasaya sürülen ikinci albüm ise "Your Funeral.. My Trial" oldu.

1988'de Wim Wenders'ın "Der Himmel Ueber Berlin" ("Wings of Desire") filminin soundtrack'inde "The Carny" ve Nick Cave'in canlı söylediği "From Her to Eternity" yer aldı ("I'm NOT going to tell them about a girl..."). Wim Wenders'ın Nick Cave'in müziklerini barındıran diğer filmleri "Wings of Desire"ı takip eden "Bis ans Ende der Welt (Until The End Of The World" ve "Faraway... So Close" oldu.

Önceki bölüm
« From Nick To Eternity

Yorum yazın

Yorum yazmak için üye girişi yapmak gerekiyor.
Üyeyseniz giriş yapın, değilseniz üye olun.
  • güncellenebilir, diskografi filan..
    Üye
    winniethepunk
    Tarih
    13 Ocak 2010 00:00
  • bazi adamlar vardir. sesleri mukemmel olmasa da, gecmi$in yogunlugunu, agir goz kapagi hareketleri gibi, agizdan yava$ca suzulen koyu duman gibi, arkasindakileri gostermeyen gune$ gozlukleri gibi, tum parasini cipse vermi$ hala ac ama mutlu cocuklarin ruh halini, kadifenin e$siz hissini, bogazlarindaki mucizevi teller sayesinde iletebilirler. tum o ulkeleri ve yollarini animsayabilirsiniz, ya da camura bulanmi$ postallarinizin ya$attigi mutluluklari hatirlayabilirsiniz. her ne kadar alakasiz, eski olsalar da. tum o car$aflari, dokunu$lari, hepsini.. 500 mil otedeki kan kirmizisi gullerin kokusunu alabilirsiniz hoparlorlerden. ya da yeniden a$ik olmaniz gereken zamani kestirdiginizde, yorgani kafaniza cekip i let love in mirildanirken basabilirsiniz kendinizi. agir hareketlerle ve namelerle bir kulaginizdan girip omurilik soganinizi rehin alirlar. tek yaptiklari karizmalarinin arkasina aldiklari sesleriyle estetige hitap edip iluzyonlar sunmak degildir. onlarin yaptiklari, bizim yapamadiklarimizi yapmak degildir. onlar sadece basiti guzelle$tirirler. hikayelerdeki adam olmak icin degil, zaten o oldugunuz icin dinlersiniz. bu acidan e$sizdirler. cok bir farkiniz yoktur ya da oyle gelmektedir. sonucta, sorun yoktur.
    Üye
    Eric_Draven
    Tarih
    31 Ekim 2006 00:00
  • murder ballads dinlemekten hala yorulmadım..
    biraz eskimiş bir biyografi ama güncellenmeli diye düşündüm.
    Üye
    babelogue
    Tarih
    3 Mayıs 2005 00:00
  • kendi yazdığı makaleye yorum yazmış kişi, eline saglik yazı güzel olmuş...
    Üye
    wogon
    Tarih
    2 Ağustos 2002 00:00
  • "Mr. Loverman"in sigara yaktigi resim çok güzel.. Şu asosyal, tüm konser boyunca arkası bize dönük calan kemancı abimizin de fotosu olsaydı keske, ne guzel adamdır o öle yaa...
    Üye
    Nes
    Tarih
    2 Ağustos 2002 00:00

Anket

kaaaan123 sorar:
hangisi daha iyi bir metal distortion pedalı ?
  • Marshall - Jackhammer 1
  • Ehx - Metal Muff
  • Boss - MT2
  • Ibanez - SH7
  • Boss - ML2
  • MXR - DD11 (dime dist)
//www.garaj.org