"Tender Prey" albümünün 1988'de yayınlanmasından sonra Nick Cave, Berlin'den ayrılarak bir turne sırasında tanıştığı Viviane Carneiro'nun yanına Brezilya'da Sao Paolo'ya yerleşti. Brezilya'nın etkileri 1990'da piyasaya sürülen "The Good Son" albümünde oldukça belirgindir. Bu albümde daha önceki albümlerden daha cana yakın ve daha melodik bir müzikten bahsetmek mümkün..
1989 yılında senaryosu Nick Cave tarafından yazılmış, soundtrack'i yine kendisi tarafından hazrlanmış ve kendisinin oynadığı bir hapishane filmi olan "Ghosts.. of the Civil Dead" gösterime girdi.
1992'de piyasaya sürülen "Henry's Dream" albümünden sonra 1993 tarihli "Live Seeds" kayıtlarına olanak veren bir dünya turnesi başladı. Dönemin kadrosu Nick, Blixa, Mick, Thomas, Martyn P. Casey ve Conway Savage'dan oluşmaktaydı. "Live Seeds" cd'si The Bad Seeds'in 10 senelik varlığının bir kutlaması gibiydi ve Peter Milne tarafından hazırlanan 1992-1993 tur fotoğraflarını içeren bir albüm ile birlikte satıldı.
1993 baharında Nick Cave Londra'ya döndü, ve 9. Bad Seeds albümü "Let Love In" kayıtları yapıldı. 1996 yılında "Murder Ballads" piyasaya sürüldü. Albüm adından da anlaşılacağı üzere cinayet konusu üzerine odaklanmış şarkılar içermekte.. Ayrıca içinde neredeyse çeyrek saat süren ve Nickl Cave'in en uzun şarkısı olan "O'Malleys Bar" yer almaktaydı. Düetler ise P.J. Harvey ve Kylie Minogue'la beraber söylenmişti.. Tabi bu noktada Nick Cave'in karısı Viviane ile boşanma nedeninin P.J. Harvey ile olan yakınlaşması olduğuna dair söylentiyi de yazmadan geçmemek lazım..
Tüm bunların yanı sıra Nick Cave, TV dizisi "X-Files"tan şarkıları içeren "Songs In The Key Of X" albümünde yer aldı..
1996 MTV Müzik Ödülleri'nde "En İyi Erkek Şarkıcı" ödülüne layık görüldü. Fakat Nick Cave bu ödülü, "söz konusu olan sanat olduğunda başkalarıyla yarışmak istemediğini" gerekçe göstererek reddetti.
1997 yılında piyasaya sürülen "The Boatman's Call"dan sonra Nick Cave and The Bad Seeds bir Avrupa turnesine çıktı.
1998 yılında yayınlanan Best Of'tan sonra nihayet 2001 yılında "No More Shall We Part" albümüyle kendilerine yeniden kavuştuk. Ve de albümün turnesinde Türkiye'nin de dahil edilmesiyle daha bir görkemli kavuştuk diyebiliriz değil mi?