Eleman değişikliğinden bahsetmiştik. Bir dönem Jameste yer alanlar arasında Larry Gott (gitar, klayve, flüt, geri vokal), Andy Diagram (trompet, geri vokal), Gavan Whelan (davul, piyano, vokal), Paul Gilbertson (gitar)ı sayabiliriz.
Efsanevi albüm Sevenın, grubun resmi sitesinde albüm tarihinin 1992 olduğu belirtiliyor. Ancak CDye bakıldığında 1991 tarihi göze çarpıyor. Kaldı ki ilk singleın 1991de çıktığı düşünülürse single çıkışı 91, resmi çıkış ise 92 diyebiliriz. Bu albümde Tim Booth yine vokalde, Andy Diagram trompet ve geri vokallerde, David Baynton Power davul ve perküsyonda, James Glennie bas gitarda, Saul Davies gitar, perküsyonda, Mark Hunter klavyede ve James Gott da gitarlarda yer almış.
İlk çıkan singlelar Born of Frustration ve Sound dışında diğer çarpıcı parçalar, yine albümle aynı adı taşıyan Seven, Ring the Bells ve Motherı sayabilirim.
Sevendan sonra en sevdiğim James albümü olan "Laid" 1993 yılında piyasaya çıktı. Bu albümde, kötü şarkı bir yana defolu şarkı bile yok. Muhteşem lirikler, muhteşem melodiler. Şu kesin ki bu adamlar inanılmaz güzel söz yazıyorlar. Kimi gruplar salt müzikal teknikleriyle ön plana çıkarlar. Bazı grupları dinlersiniz ve melodi size muhteşem gelir. Ancak liriklere baktığınız zaman hayal kırıklığı yaşarsınız. Çünkü çok sıradandır. Jamesin her iki tarafı da iyi kotardığı bir gerçek.
"Laid" albümünde toplam 13 şarkı mevcut. Seçim yapmak gerçekten zor. Albüm "Out to Get You" ile başlıyor. Daha ne oldum demeden en sevdiğim James parçası "Sometimes" sizi kucaklıyor. Dream Thrum, One of the Three, Say Something, Five-O, P.S. derken albüm sizi sarıp sarmalıyor. Böylesi samimi bir müzikle ilk kez karşılaşıyorsunuz belki de... Fire yok bu albümde hiç. James gerçekten çok samimi, zaten mühim olan da bu. Aslında tüm olay samimiyet. İstersen en pahalı prodüksyonu yap, istersen işinin ehli bilmem kaç tane müzisyeni bul getir, götür stüdyoya... Ruh yoksa olmaz! Eğreti durur, bilirsiniz. James, Radiohead, Suede veya Pulp gibi gruplar ruhun derinliklerine hitap ediyor, bizi darmaduman ediyor. Belki de bu adamların en büyük meziyetleri müzikten önce samimiyetleri.
Konu fazla dağılmadan Jamese dönelim. 1993te Laidin çıkışı ile James, Britanyanın en ünlü indie guplarından biri haline geldi. 1994te Wah Wah piyasaya çıktı. Wah Wah güzel bir albümdü elbette ama Laidin etkisi öyle güçlüydü ki James severler o sıcaklığı bulmaya çalıştılar.
1997te Whiplash çıktı ki özlenene biraz daha yaklaşıldı sanki. Albümün açılış şarkısı "Tomorrow" bir nevi milli marş gibi sardı bizi. Shes a Star, Waltzing Along albümdeki diğer iyi parçalardandır.
1998de bence bugüne dek yapılmış en güzel "Best of" albümü çıkar. Albümde tam 18 tane James şarkısı vardır. Come Homedan, Sometimesa, Say Somethingten, Sevena, Born of Frustrationdan, Laide... Daha önce Jamesle tanışma fırsatı yakalayamamış olanlar için biçilmiş kaftandır bu albüm.
ya Tim Booth dünyadaki en seksi adamlardan birisi bence.
Zaten İngilizler’in bildiğimiz mizacı bu. The Who da olsa, Radiohead te olsa veya Portishead de olsa Ada mefhumunu bir şekilde hissediyorsunuzcok da dogru bir tespit.