Sanırım biraz uzun olacak bu yazı. Diğer iki günü kısaca özetliycem. Cumartesi gününün gözdeleri (gerçi hepsini izleyemedim), Melvins, Fu Manchu, Tomahawk, Blur, Immortal, The Cardigans ve Mew idi. Melvins 90'lara imzasını atmış Seattle ile anılan grupların atası sayıldığında izlemenin ayrı bir önemi vardı. Sahneye biraz The Cure gibi bir görüntüyle çıkan üçlünün çaldıkları izleyiciyi her zaman sardiği hissini pek alamadim. Yine de bu sahnede enerjileri olmadığı anlamına gelmez. İyi bir grup hissiyatını mutlaka veriyorlar. Diğer gruplara gelecek olursak izleyenlerden duyduğum Fu Manchu ve Tomahawk'ın iyi gruplar olduğu. Tomahawk'ın, Faith No More'dan Mike Patton'un kurduğu bir grup.
Pazara gelecek olursak programda dikkat çekenler Queens of The Stone Age, Massive Attack ve Bjork idi. Son zamanlardaki dikkatimi çeken gruplardan olduklarından önlerde izlemek istedim. Haliyle Iron Maiden gibi 4 saat öncesinden pite girmek için beklemem gerekmedi. Önlerinden çıkan Hellacopters'i izledikten sonra pite girmek hiç zor olmadı. Hellacopters ilimli tarzda müzik kabul edilebilir. Bu İsveçli grubun Entombed'den Nicke Royale'in yan grubu olduğunu belirtmek gerek. Qotsa (İşbu Queens of the Stone Age, Qotsa olarak anılacaktır) için pite girmek sorun olmadığı gibi öndeki pite girebildim. Sahneye ne kadar yakın olduğumun ölçüsünü vermem gerekirse Bruce'u taş attığımda vurabilecekken Josh Homme'un (gitar/vokal) kafasını yarabilecek kadar sahneye yakındım. (Taş atma bir çesit sevgi ve saygı ifadesi olarak alınmalı.) Qotsa esasında Josh Homme ve Nick Olivera'dan (bass, vokal) oluşan bir grup. Sanırım 3. albümlerinde Dave Grohl'u (Foo Fighters ve eski Nirvana) davulun başına geçirmemiş olsalardı bu yükselişi sağlayamayacaklardı. Konserde, davulda maalesef Dave Grohl yoktu, turne için gruba dahil edilen davulcu Dave kadar iyi pataklayamasa da gene de iyi idare etti. Konser sırasında iki şarkıda misafir solistleri vardi. Konser sırasında dikkatimi çeken, albümü dinlerken pek dikkatine varmadigim, iki solistin tamamen farkli türde söylemeleri oldu. Albümde nerde çığlık çığlık bir vokal varsa bu basçı, nerde nispeten bezgin bir tonda söyleyen varsa bu gitarist. Bir grubun bu kadar farklı iki vokalle şarkı yapmaları ve bunun pek rahatsız etmemesi ilginç. Konserin şarkı dökümünde performansla aklımda kalanlar şunlar: First it Giveth , No One Knows, Go With The Flow, The Lost Art Of Keeping A Secret. Sonuç olarak Qotsa konser performanslarını da katarsam takip edilesi bir grup, ilerde rock tarihinin önemli ismlerinden biri olması muhtemel.
Yazımı daha fazla uzatmadan bitirmem gerektiğini hissediyorum, festivalle ilgili daha fazla bilgiyi, hatta grupların canlı performanslarından örnekleri, konser fotolarını ve daha fazlasını roskilde-festival.dk adresinden bulabilirsiniz. Eğer gelecek sene gitmeyi düşünüyorsanız ve bilgi almak isterseniz benden bilgi alabilirsiniz. Belli mi olur belki beraber gideriz seneye..
M B