Efsane 1973 yılında müzik hayatına girdi diyerek geyik sözleri sarf etmeden grup elemanlarından yazıma başlamak istiyorum...
Gene Simmons, grubun değişmeyen elemanlarından biri, lakabı şeytan. Kiss'in en çok sevilen elemanlarından biri hatta Amerika'da "Gene Simmons Tongue" diye bir fan-magazini bile vardır, genellikle şarkıların bir çoğunu o yazar besteler, bu arada Amerika'da 70'li yıllarda cinsel münasebet kurmadığı genç bayan sayısının şaşırtıcı derecede az olduğu söylenir. Paul Stanley, yıldız çocuk lakaplı gitaristi Kiss frontmani ve orjinal kadronun hiç değişmeyen elemanlarından biri, Kiss'in belli vokali olmadığından grubun vokali bu diyemiyorum ama genellikle bir çok şarkıyı Paul seslendirir. Peter Criss, Kiss'in kedi makyajlı, swing (swing 20. yuzyilin ilk yarısında meydana gelen türlü toplumsal felaketlere rağmen insanları dansettirebilmeyi başarmış müzik türü) kökenli davulcusu. Ace Frehley, grubun lead gitaristi lakabı Azay Ası bu arada Ace Frehley fanı varsa konserde severek en çok çaldığı parça Detroit Rock City'dir.
Kiss, 1973 yılında Gene Simmons ve Paul Stanley tarafından kuruldu. Peter Criss ve Ace Frehley'in de gruba katılmasıyla, konserler vermeye başlayan grup1974 yılında "Kiss ve Hotter Than Hell" isminde iki albüm birden çıkardı ve çok zaman geçmeden yani 1975 yılında çıkardıkları "Dressed to Kill" albümleriyle artık dünya çapında ün ve başarı elde ettiler. 1975'te "Alive I" adlı konser albümü piyasaya çıktı ve konser izleme şansı olmayan fanlar da grubun sahne performansını bir nebze olsun tadabildiler. Ancak sahnedeki görsel şov apayrı bir dünyaydı. Simmons'un alev şovu, Stanley'in uçması, ışık
efektleri, hepsi görülmeye değer olgulardı. "Alive I" albümünden sonra birer yıl arayla "Destroyer" "Rock and roll over" ve
"Lovegun" albümlerinden sonra "Alive 2" konser albümleri çıktı.
Bu arada bir de "Kiss meets the Phantom of the Park" isminde sinema filmi çeken grup artık bir çok gencin idolü haline gelmişti. Bu zamanlar içerisinde grup içinde ayrılıklar da söz konusuydu. Criss ve Frehly kendi solo albümlerini çıkarmak istiyorlardı ve bunun üzerine her üyenin kendi adını taşıyan solo albümleri çıktı. Hemen hemen Kiss tarzından uzak solo çalışmalardı ve sanki bu çalışmalar kiss tarzının değişeceğinin sinyallerini veriyordu. 1979 senesine geldiğimizde ise Kiss'in en iyi çalışmalarından biri olan "Dynasty" ortaya çıktı. Bu albümde bulunan "I Was Made For Loving" adlı parça ise o tarihlerin en hit en güzide parçalarından biri oldu. Bu albüm diskovari öğeler içerdiği için çok olumsuz tepki toplamıştı. 1980'de tarz olarak Dynasty'nin gölgesinde kalan Unmasked'in yayınlanması da bu olumsuzlukları arttırdı. Albümün ardından Criss'in grubu terketmesi ise Kiss'in artık müzik hayatının bittiği yönünde sinyaller veriyordu.
İşte tam bu sırada Eric Carr davula geçti. Tilki makyajıyla sempatik hareketleriyle tamamen birden grubun göz bebeği haline gelmiş ve gruba girdiğinden çok kısa bir süre içinde kendini hem fanlara hemde gruba adapte etti. 1981 senesinde, ki Music from the Elder albümü, Kiss'in dağılması gibi düşüncelerin tekrar olumlu yönde olmasını sağladı. Hemen ardından 1982'de çıkan Creatures of the Nights ise tabiri uygunsa yüreklere su serpti.