GaRaJ Bekçisi: Müzik sektörünün pazarlama mutfağında olmak için yapılması gerekenler, okunması, bilinmesi gerekenler gibi genelleştirsek? Sence menajer olmak için ne yapmak gerekir ?
S.E.: Benim anladığım anlamda menajer olmak için; öncelikle müziği çok sevmek, seçimlerini yaparken bu işin ekonomisini yönetecek aklın gerçekleri bir yana işin asıl itibariyle müziğe hizmet olduğunu unutmamak ve bu eksenden kaymamak, menajerliği meslek olarak net şekilde hedeflemiş hatta tabiri caiz ise kafaya takmış olmak ve yılmamak, iyi bir kriz yöneticisi olmak, farklı insanlarla farklı dillerden konuşabilmek ve bunun gibi pek çok farklı özellik gerektirmektedir. Ne yapmak gerekir? Herkes için değişir sanırım, bu konuda tek bir cümle kurmak istemem, herkes kendi doğru yöntemini üretir diye düşünüyorum. Ülkemizde okulu olmayan bu alanda iyi bir menajer ile birlikte çalışmaya başlamak başlangıç için en doğru görünen yöntem olabilir.
Yurtdışında sanat yönetimi ya da menajerlik okulları bulunmakta. Buralarda eğitim almak da faydalı olabilir. Ancak hem pahalı olması hem de bu ülkenin gerçeklerinden uzak geçecek bir eğitimden sonra yaşanabilecek uyum sorunları sebebiyle akademik eğitimini tamamlamış kişilere çok da önermiyorum. Bence bu günlerde yaşanan hızlı gelişimi kaçırmadan sahaya çıkmak ve ilk zamanlar yedek kulübesinden de olsa maçı izlemeye başlamak daha akılcı olacaktır. Ancak üniversite eğitimi almak istiyor ve bu mesleği yapmak istiyorsanız ilgi kurulabilecek bir alanı seçmek tabii ki iyi bir fikir olacaktır. Eğitim devam ederken de yukarıdaki yöntemle bir menajerle birlikte staj sürdürülebilir. Bu anlamda çalışmalar yapmak isteyen yani hayalinde menajerlik yapmak olan kişilere her zaman yardımcı olmaya hazırız.
Sektörde bu anlamda ciddi bir ihtiyaç da bulunmakta. Şu günlerde menajer arayan pek çok grup ve sanatçı var ancak aynı oranda menajer yetişmiyor. Müziği seven ama müzisyen olmayan birisi için daha iyi bir iş düşünemiyorum.
Yabancı dil bilen kişiler için çok güzel kaynaklar mevcut. Bunlardan bazıları bu konuda çalışmayı düşünenlere fikir verebilir. Ancak ilk okuduğunuzda, bu ülke gerçeklerinden biraz uzakta bulabilirsiniz. Yine de kendine doğru hedefler koymak ya da birlikte çalıştığınız şirket ya da ekipleri doğru hedeflere taşımak adına doğru yaklaşımların ipuçlarını yakalayabilirsiniz.
Kitap önerim Billboard yayınlarından çıkan ve sürekli revize baskıları yayınlanan This Business of Artist Management olacaktır. Yine aynı seriden This Business Of Music ise genel anlamda müzik sektörüyle ilgili farkı alanlarda özet bilgiler vermektedir. Ancak yine hatırlatmak lazımdır ki bu kitaplarda yazanlar ile bu ülkede yaşananlar arasında paralellikler olduğu gibi büyük çelişkiler de bulunmaktadır.
Şu da unutulmamalıdır ki , mezun olduğunuz hiçbir okul ya da okuduğunuz hiçbir kitap size bu işi yaparken, bir grubun üyelerinden hangisinin saat kaçlarda uyandığını hatta ayılıp kendine geldiğini, o saatte ona, 5 dk içinde özet halinde anlatmanız gereken iyi ya da kötü bir gelişmeyi nasıl ifade ettiğinizde sizi nasıl algılayacağını ve bu diyaloğun nasıl bir iş kalemine dönüşeceğini öğretmez. Bazen bir proje fikrini daha fikir aşamasındayken grubun her bir üyesine ayrı ayrı anlatırken seçtiğiniz ses tonunun benimseten ya da caydıran en önemli etken olabileceğini hiçbir okulda ders olarak alamazsınız. Aynı proje fikrini, hayatında eline hiç gitar almamış bir sponsora satmaya çalışırken, karşınızdakinin anlayabileceği bir dil kuramamanızdan ötürü projenizin çekmecede kaldığını ve bu şekilde konuşmaya devam ederseniz iş hayatınız boyunca her projenizin kalacağını da bu yöntemlerle öğrenemezsiniz. Bunları insana hayat öğretiyor. Bence menajerlik keyifli bir iletişim ve ilişkiler oyunu, bu da yaşayarak yani hayatın içinde öğrenilebilecek bir şey.
Öğrenmeye, gelişmeye, yaratıcı fikirler konusunda kafa yormaya açıksanız menajerlik size bu anlamda önemli bir iş tatmini sağlayabilir. Ancak bir taraftan da sürekli başkalarının hayatı ve kariyeri üzerinde önemli etkisi olan işler yapıyor olmanın ağır sorumluluğunu taşıyacağınızı da es geçmemem lazım.
GaRaJ Bekçisi: Topladığımız sorular arasında klasikleşen bir soru daha. Ama belki sorunun ikinci bölümünde söyleyeceklerin de vardır. Soru şöyleydi. Yurtdışına neden açılamıyoruz? Nasıl açılabiliriz? Açılan nasıl açılıyor? Bunda şarkı sözlerinin, bestelerin, etkisiyle management'ın etkisini karşılaştırabilir miyiz?
Ben yurtdışına zaten açık olduğumuzu düşünüyorum. Artık dünya bir bütün ve her şey herkese açık. Kendimizi dünyanın dışında algıladığımız ölçüde dışında kalıyoruz.
Bu anlamda her isteyen ve uygun üretimleri olan sanatçı ya da grup yurt dışında müzik yapabilir durumdadır. Pek çok sanatçı farklı yollarla ürünlerini yurt dışındaki firmalara ulaştırabilir, yayınlayabilir ve konser yapabilir. Buna net bir örnek vermek gerekirse; Pentagram grubu yıllardır yurtdışında albümler çıkartmış , konserler vermiş, festivallere katılmış ve orada da önemli bir dinleyici grubuna sahip bir grup olmuştur. Mercan Dede bu yıl önemli bir İngiltere turnesini gerçekleştirmektedir.
Ancak sorudaki yönlendirmeden yola çıkarsak ülkedeki müzik sektörünün ve buna bağlı olarak da artist menajerliği yapısındaki eksiğin bu alanda da bir engel teşkil ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Zira her ülkede kendi merkezinde kendi koşulları içinde yapılanmış ve işleyen bir sistemin ve ekonominin içine sanatsal bir ürünle girmek için yalnızca doğru ve güzel üretimlere sahip olmak yetmemekte, bu aynı zamanda sektörel bir ağırlık da gerektirmektedir. Örneğin bugün bu derece önemli ve çeşitli müzik üretimlerine sahip olduğumuz halde, yıllardır Fransada her yıl düzenlenen ve önemli bağlantılara açık bir platform içeren MİDEM müzik fuarına, son on yıldır ülkesel bir standla ve sağlam üretimlerle katılmış olsaydık, yurtdışına açılma işini hep bir starın albümünün yurtdışında çok satması, Michael Jacksonın tahtını sallaması gibi değil de bu ülkenin müzik üretimlerinin yayılmaya ve paylaşılmaya başlanması gibi algılasaydık bu anlamda bir altyapı sanırım bugün bulunduğumuz yerden hiç olmazsa bir adım önde bulunabilirdi..