Davetiye kontenjanından şımarmış bir vaziyette konsere bir saat geç gittik. Açık hava civarında pek fazla araba yoktu; sevinerek park ettik. Kapıya vardığımız da ise halen çıt çıkmaması "bu işte bir yanlışlık var" dedirtti. Konser iptal mi oldu? bugün gunlerden ne? cuma akşamı Babylon'da tequila yi bu kadar fazla kaçırmış olamayız yahu! Nameleriyle davetli girişine seyirttik.
Açık hava dolu sayılır günlerinden birinde. Lakin toplu hipnoz semineri mi, konser mi ayırdedilemiyor. Yerimizi aramakla zaman kaybetmeyip çöküyoruz bir yere. İnanılmaz düşük bir volumle havaya girmeye çalışıyoruz. Herkes oturuyor, severmiş gibi yapıyor. Birinin ayağı koltuk aralarındaki bira kutularından birine takılıyor; diğeri kınayarak onu kesiyor. Farkında olmadığı iç sıkıntısın sorumlusunu arar gibi.
Sigara içiyorum ya, bir öksürük krizine tutulsam gecenin yıldızı olabilirim. abiler sahnede düşük volumlu, ağır tempolu ve pianississimo! takılmakta huzur buluyorlar. Arkadaşın dürbünüyle yakına giriyoruz. İlk dikkatimi çeken davulcunun kafasının iki yanındaki condenser mikrofonlar oluyor. Bu uygulamaya ilk defa şahit oluyorum. Sahneyi iyice taradığımda condenser olduğunu tahmin ettiğim bir sürü mikrofon yakalıyorum. Sanırım bu yüzden davul, piyano ve kontrabası bir üçgen oluşturacak biçimde iyice birbirinden ayırmışlar. Ücgenin en tepesinde ve dipte ise Charlie Haden bir riserda duruyor. En önde ise üflemeliler.