İlk parçadan sonra Nurkan Renda hayatı ve gitarla ilişkisini konu alan kısa bir konuşma yaptı, sonra da o günkü performans için hazırlamış olduğu bir altyapı üzerine kayıt yaptı. Önceden kaydedilmiş, canlı davul (Mehmet Demirdelen) ve bas gitar (Nurkan Renda) Cubase'de hazırdı. Bunların üzerine iki kanal ritm gitar kaydı ve bir solo kaydını bu şekilde izlemek oldukça keyifliydi açıkçası. Hem Nurkan Renda'nın gitar üzerindeki becerilerini hem de müziğe yaklaşımını net bir şekilde izleyebildik. Parça rock tonlarında yüksek ve düşük şekillerde çalınan bölümleri barındıran hoş bir çalışmaydı, soloların doğaçlama olması da işe ayrı bir tat kattı.
Bunların dışında sohbet esnasında geçen konulardan bir derleme yapacak olursak:
- Yaratıcı ve parçalara bir şeyler katan müzisyenler projelerde yer almaya devam ederler.
- Bazen bir günde dokuz parçanın kaydı bitebilir, bazen bir günde bir parça bile bitmez. Bu fark, projeye gösterilen özen, konsantrasyon, beklentiler, plan program, tecrübe gibi parametrelerin sonucu olarak karşımıza çıkar.
- Pink Floyd albümlerindeki malzemesizlik iddiaları şehir efsanesidir.
- Benzemek, benzetmek, taklit etmek, esinlenmek, tanımları bilinerek kullanılması gereken kavramlardır.
Performansın sohbet şeklinde geçen son bölümünün ardından Renda bir parça daha çaldı ve alkışlar arasında sahneden indi.