Sanat Eseri Deyince

Bölümler
Yazan: GaRaJ Bekçisi
Tarih: 4 Şubat 2009
Müzisyenin tonu ya da kişisel tınısı hakkındaki neler diyebilirsin?
Kişi bir öz disipline sahipse hiçbir dış eğitime gerek kalmadan, kendi gönlünün sesini dinleyerek ilerliyorsa da bir yere ulaşabilir mi?

Ulaşabilir. Az da olsa olmakta öyle şeyler. Bizim gibi ülkelerde ise çok olmakta. Zaten müzik eğitimi, istenen, ideal ölçülerde bir eğitim olmuyor ve hala olmamakta ülkemizde. Özellikle küçük çocuklara standart eğitimimizle verilen müzik bilgileri son derece yetersiz ve eksiklik, yanlışlık dolu. O açıdan insanlar genelde kendi çabalarıyla, veya kazayla ailede birazcık ilgi varsa, destek görüyorsa yine kendi özel çabalarıyla, çok sevdikleri, dayanılmaz bir dürtü duydukları için çok ideal seviyeler olmamakla birlikte belli yerlere ulaşabiliyorlar.
Müzik tabi yarış değil. Bir kere onu anlamak lazım en başta. O seviyeye gelindiğinde, yarış olmadığı anlaşıldığında zaten insan da huzura kavuşuyor o açıdan.

Biz yürümeyi, konuşmayı, davranmayı ilk önce içinde bulunduğumuz aileden; babamızı annemizi taklit ederek öğreniyoruz.Müzik de öyle malesef.Hayatın ta kendisinde taklit ederek öğrenme var.Bütün varlıklarda, bizim anladığımız manada canlılarda taklit özelliği vardır.



Gelelim sanat eseri üretmeye...

Çok özel durumlar hariç, insan belli bir düzeye ulaştıktan, düşünmeye başlayıp, bir şeyleri tarttıktan, muhakeme faslı başladıktan sonra müzikle ilgili potansiyel de ortaya çıkmaya başlar. İnsan şayet bir şeyi müzikle ifade etme ihtiyacını hissediyorsa, her şey yaşadıklarıyla doğru orantılıdır. Okuduklarıyla, dolayısıyla içine dolan enerjiyle doğru orantılı. O kişide bunu müziğe dönüştürme imkanı varsa bazı eserler veya ürünler ortaya çıkabilmekte. İcracı, eser yazıcısı, düşünür, enstrümanist veya sesiyle çalışanlar için konuşuyorum.

Bizim bu algılarımızı biz farkında olmadan açan veya kapatan şeyler var mı?
Mesela kaldırımlarımızın eşit olmaması kapatıyor. (gülüyor) Hep söylerim; ülkemizde tüm kaldırımlar 7 santim oldukları zaman; köyünden kentine kadar
her yerinde eşitlendiği vakit insanlar müzik düşünmeye de başlayabilirler. Ona göre sen hesap et işte ne zaman başlanır veya başlanacaktır.



Matbaa 200 yıl sonra geldiyse?

(gülüyor) Çok iyimser bir tablo çizmedik ama tüm bunları aşan, kaldırım mevhumuyla kirletilmemiş bölgelerimiz, dağlarımız, bayırlarımız, bazı köylerimiz, insanlarımız, hayvanlarımız, ağaçlarımız mevcut. Oralarda yaşayanlar müzik, söylem ve düşünme adına bazı seviyelere ulaşıyorlar. Geçmişte en çok böyle olmuş. Anadolu topraklarının müziklerini ve düşünce potansiyelini oluşturan şeyler arasında en fazla yer tutan; öncelikle doğası, sonra oradan gelmiş geçmiş halk katmanlarının oluşturduğu, üst üste yığılmış bir kültür hazinesidir. İnsanlar oralardan beslenip, etkilenip müzikler düşünmüşler, yapmışlar, söylemişler, üretmişler ya da dans etmişler ve bugünlere gelinmiş.

Ama bugün müzik pek üretilmiyor. Geçmişte olanın üstüne bir takım çabalamalardan ötesi yok. Veya dışarıdan, dünyanın başka ülkelerindeki müziklerden etkilenerek oluşmuş bir takım çabalar var sadece. Çok da iç açıcı bir manzara arz etmiyor yani. (gülüyor)



Yetişmekte olan bir müzisyen adayına ne tavsiye edersin?Nasıl bir yöntem izlesin veya neyin sesini dinlesin bu kişi?

Aslında çok basit bir konu. Müzik “bir” aslında. Müziği müzik yapan, daha doğrusu bütün dünyada ya da kainatta geçerli olan bir şey var; işte o "bir". Kültürler, coğrafyalar, iklimler, basınç farkları, yükseklikler, deniz kenarı, dağ, ova, değişik lisanlar, zaman, müziği etkileyen şeyler. Farklılıklar gösteriyor. Birisi ona heves ediyor, öbürü ona yakınlık duyuyor.

Profesyonel müzikçi için söylüyorum; bunlar kişi tarafından aşıldığı taktirde ortaya mutlaka gerçek, saf müzik çıkacaktır. Hiçbir şeyden etkilenmeyip, şeffaf manada yani. Etkileşim mutlaka var, o anlamda değil de kendi kişiliğini veya kendi tavrını sergileyen bir müzik cinsini ortaya koyabilecektir. Ya da bir güzellik, bir anlatım… Bunu yapması için önce annesine, babasına, ailesine, sülalesine, nereden geldiğine bir baksın. Sonra aldığı eğitimleri bir tartsın. “Neredeyim ben”, ona bir baksın. “Doğru yerde miyim, yanlış yerde miyim…acaba flamenko hevesim var da aslında ben obuacı mıyım yoksa” (gülüyor)

Abartıyorum tabii. Doğru seçim, doğru karar alabilmek için, doğru yolda yürüyebilmek için sağına, soluna, danışmanlara müracaat etsin. Okuldaysa mutlaka okulunun danışmanına gitsin. Birilerine danışmaktan çekinmesinler. Mutlaka bir yol gösterici olacaktır; onlarla ilişki halinde bulunsunlar. Okullarının kütüphanelerini sömürsünler; ne var ne yok okusunlar hepsini. (gülüyor) En azından kendi ilgi alanları içerisinde.

Müzik konusunda danışmak şart. İnsan doğal olarak bazı şeyleri kendi kendine keşfediyor ama genelde zaman kaybı olmakta. Bunu azaltmak ve boşa enerji harcamamak için danışmak çok önemli. Bir öğretmene, yol göstericiye ihtiyaç var. Üniversitelerin veya eğitim kurumlarının böyle imkanları var.

Önceki bölüm
« Teknik?
Sonraki bölüm
Güncellemeler »

Yorum yazın

Yorum yazmak için üye girişi yapmak gerekiyor.
Üyeyseniz giriş yapın, değilseniz üye olun.

Anket

opethianskies sorar:
Sizce Opeth\'in Hangi Parçası?
  • Black Rose Immortal
  • Ghost Of Perdition
  • Demon Of The Fall
  • Sorceress
//www.garaj.org