Testere genellikle oturarak çalınır. Testerenin sapı iki bacak arasına sıkıştırılır ve testere diğer ucundan kavranarak çeliğe bir S şekli verilir. Çeliğin kıvrık kısımları titreşmediği için buralardan ses çıkmaz. Ancak S şeklinin ortasındaki bir bölge görece daha düz kalır. Titreşen bu bölgeye sweet spot adı verilmiştir. Testereden ses çıkarmak için sweet spota keman yayı sürtülür ya da mallet ile buraya yumuşakça vurulur. Testereci çeliğin kıvrılma şeklini değiştirerek farklı perdelerde seslerin çıkmasını sağlar. Sweet spotın sapa yakın kısımları daha alçak perdedeki notaları çalmak için, uca yakın kısımları ise daha yüksek perdedeki sesleri çıkarmak için kullanılır.
Testere çalmak iyi bir müzik kulağı gerektirmektedir çünkü testerenin üzerinde perde ya da notaların yerlerini gösteren başka herhangi bir işaret yoktur. Çalınacak parçanın ilk notası başka bir enstrüman tarafından verilmek zorundadır çünkü aksi takdirde testere çalan kişi nereden başlaması gerektiğini bilemeyecektir. Testereci testere çalmaya bir ölçüden daha uzun süre ara verirse, tekrar çalmaya başlayacağı partisyonun ilk notasını yine başka bir enstrümandan almalı ya da son çaldığı notayı bırakmadan devam ettirmiş olmalıdır.
Testereden çıkan sesin portamentosu doğal olarak kalitelidir. Ton, notalar arasında aralıksız devam ettiği için ses oldukça legatoludur ve notalar arasındaki koma sesleri duymak mümkündür.
Testerede ses aralığı orta oktavdaki do diyeze (C#) kadar pesleşebilir ancak bu ses çok temiz olmayacaktır. Bir partisyona bu kadar pesten başlamak hem çok zordur hem de çıkan ses üzerindeki kontrol yeterli olmayacaktır. Testerenin en lirik ve etkileyici sesi orta oktavdaki sol (G) ile bunun iki oktav üstündeki sol arasındadır. Ses bunun da üstündeki fa (F) ve oradan da bir üst oktavdaki sol (G) notasına kadar çıkabilir ancak buralarda ses yine çok temiz olmayacaktır.
Testere sesinin doğal bir dekreşendo eğilimi vardır. Bir notadan diğerine geçerken ses yumuşar, sustain azalır. Bunu engellemek için her notada yay testereye tekrar sürtülmelidir. Ancak bu da notalarla birlikte bir çeşit hışırtı sesini beraberinde getirir.
Testere sesinin şiddeti orta oktavlarda (G4-G6) en fazladır. Bu aralıkta sesin yüksek ya da düşük olması kontrol edilebilir ancak daha tiz ve daha pes seslerde kontrol mümkün değildir. Daha tiz ya da pes perdelerde çalınırsa ses daha düşük olacaktır.
Testereciler bir bacaklarını titreterek ya da çeliği tutan ellerini sallayarak vibrato yapabilirler.
Testereden bazı efekt sesleri çıkartmak da mümkündür. Yayı yukarı-aşağı hızla kaydırarak (slide) siren ve rüzgar-fırtına sesleri çıkartılabilir.
Mallet kullanılarak da efektler yapılabilir ancak bunlar sadece orta oktavlarda (C#4-C#6) iyi sonuç vermektedir. Kullanılan malletın yumuşak olması gereklidir. Aksi takdirde testerenin üzerinde izler bırakabilir. Ayrıca mallet ne kadar yumuşaksa darbe sesi yerine notanın duyulma oranı da o kadar artacaktır.
Testerenin farklı şekillerde tanımlanmış mistik bir sesi var. Kimisi içli bir kadın sesine, kimisi ise metalik tınılı bir ıslığa benzediğini söylemiş. Ben dinlediğimde bu tanımlamaların hepsini içinde barındırdığını ve oldukça etkileyici olduğunu düşündüm.