![]()
hehe aferin sana :) dediğin gibi uzun sürmemiş başlaman :)
yalnız okudukça fark edeceksin ki çeviren arkadaş bir acayip çevirmiş kitabı.. "ok"i bile çevirmemiş yani eheh tamam yazmak yerine neden türkçeye "ok" diye geçirdiğini anlamış değilim.. ayrıca "çek etmek" gibi ilginç bir deyim yapmış ki tebrik ediyorum, ancak bu kadar kötü çevrilebilirmiş :) başka şeyler de vardı ama şimdi unuttum.. ayrıca Grangé kişisi yoğurtu ve tavlayı ermenilerin icadı sanmış ki bu da ayrı bir ilginçlik.. çünkü tavla İran icadı ve yoğurt da Orta Asya Türkler'inin bulduğu bir yiyecek.. bunu ben bile bilirken Grangé'ın böyle bir hata yapması çok ilginç.. gerçi sonradan arkadaştan öğrendiğim kadarıyla bir kitabında da (hangi kitabı unuttum, benim okumadığım bir kitabı işte eheh) Boğaz Köprüsü'nün direklerinin altında koyunların falan otladığını yazmış.. yok artık diyorum eheh bir kitabında da 12 eylül hakkında yanlış bilgiler vermiş yine.. neyse, sonuçta yine de güzel kitaplar yazıyor (her ne kadar verdiği bilgiler sürekli yanlış çıksa da) ben yoğunluktan okumaya çok fırsat bulamıyorum, daha ancak yarısını geçtim.. normalde çoktaaaan bitirmiş olmalıydım :)
şu sıralar insanları da anlayamaz oldum.. benden bile saçma konuşmaya başladı bir çoğu.. (ki beni tanıyan herkes bunun ne kadar zor olduğunu bilir dimi eheh) herneyse, hep onlar beni kendi halime bırakıyordu saçmalayayım diye, şimdi de ben onları bırakıyorum kendi hallerine.. dönüşümlü oldu :)
herneyse ya, daha fazla yazmamaya karar verdim bugünlük.. görüşürüz :)
