Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.

garaj ve kadınlar

  • Nem • 17 Şubat 2006 21:56 • #575388
    bu kadınlar ne olacak? daha doğrusu biz ne olacağız?
    kadınlar varken hayat güzel, kadınları gönderince de hayat güzel. ee sonra? kadın gitti rahatladık. sonra? sonra gerçeğin farkına varmak. ama gerzoloji eğitimi bünyeden sabit olduğundan tecelli edeceği de kesin. o halde neden bütün bunlar? zaten daha önceden de aynı şeyler olmuştur. pergel denmiştir. pergelin bacakları uzar kısalır, bu bile zamanında belirtilmiştir. eski sevgilinin ağzı burnu dağınık hali dile getirilmiştir. ama nafile. o ağız burun hiç olmadığı kadar toparlanıp karşısına dikilir insanın vakti geldiğinde. ve kaybolursun. gerçekten kaybolursun.

    garajda aşk başkadır konusu görüyorum uzun zamandır. bilemiyorum. garaj da aşk da başkadır demek daha doğru olabilir. garaj nedir? aşk nedir? aşk her şeyi affeder mi? gibi sorular 'historically' akla gelse de asıl sorun bence beyindedir. beyin çok acayip bir malzeme. gerçi burda bunları anlatmak da ne derece yerindedir ama tişörtle baloya gidip dönme denemesi yaptıktan sonra çok da önemli değil fikrimce. anima da küfürlü şarkı yapmış zaten. vah vah diyorum ona da.

    neyse, asıl mevzu insanın bildiği şeyler. evet bilmek. ne kadar biliyoruz, bildiğimizin ne kadarını kullanıyoruz? daha da önemlisi bilmediğimiz neleri de kullanıyoruz fazladan? bilmediğimiz neler üretiyor beyin, soğancık falan.. o beyincik ki düşünceleri bizim temelimiz. malesef.. o beyincik olmayan olayları olanlarla değiştirir, olanları halının köşesinin altında toparlar, ilk fırsatta kapı dışarı eder. sonra salakça kendi fikirlerine inanmamızı sağlar. çok zevklidir bu, diger inandirici ve kandirici etkenler de cabasi. ama sonra zaman dolar. gercek nukseder. gercekler bugulu bir camin acilip iceri soguk havanin dolmasi etkisiyle beyincik ve soganciklara saldirir. ferahlatir. belki de gömer. çünkü ölmüşsündür. zaten bazı kadınlar seni öldürür ister istemez. sen kadını öldürdüğünü zannetsen de. ha bir de o mesele var. doğan bir şeyin bir diğerini öldürmesi. bu bana alien serisinin başarısız sonlarını hatırlatsa da aslında yanlış bir benzetme. alien serisi başarılıdır. dolayısıyla, başlayan şeyler (her ne kadar bir şey başlamasa da) başka şeyleri öldürür. bu belki de olması gereken bir şeydir. buna bazıları hayatta "yaşanmışlık" diyorlar. bence yaşanmışlıktan çok "ölü sezon" demek daha doğru olur. çünkü eninde sonunda insan bünyesinde bir sürelik bir ölüm meydana getiriyor. hatta tek istenen şey bu ölüm durumunun bir an önce geçmesi olabiliyor. işte burda "tetikleyiciler" ve "mihenk taşı belirlemeleri" devereye giriyor. ama bunlar hakkında söyleyecek çok şey var ki buraya yazsam sabaha kadar yazmam gerekir. gerek yok. çözüm yok zaten.. her şeyi biliyorsak özellikle de..

    bu yazıyla ilgili anahtar cümlelere gelirsek, "asla pergel olma", "tişörtle gezme", "aptalsan öl", "eskiyi yeniyi at çöpe gitsin".. her ne kadar anahtarlarımı sürekli kaybetsem de..
  • TheCanMeButThe • 17 Şubat 2006 22:05 • #575389
    Nem bi ara içelim hocam
    ama sen ne içiyorsan ondan içelim :)
    gene günün sabahında kendi sileceğin bir yazı yazmışsın
    garajda aşk başkadır mı , garajda aşkda başkadır mı yoksa garajda da aşk başkadırmı olmalı sence ?
    garajda odada salonda mutfakta fark etmez. hatta o salak çift var ya evin orta yerinde gün ortasında where is my umbrella diyen miss and mistr brown un bahçesinde hiç fark etmez bi arkadas uzun zamandır vermiş cevabı. aşk boktur diye
    biz ne b*k yedik lan demektir sonunda diyemi demiş bilemiycem ama belkide haklıdır
    ne içiyorsan ondan içelim Nem
    ne kadar biliyoruz : vallaha Allah seni inandırsın ben nah bu kadar biliyorum göstermek gibi olmasın. hayatın manasını bir sabah 4 te wc de düşünüp hayata sifon çekecek kadar bilgeyim ve asla klozete şüpheci bakışla dönüp iz bıraktımmı acaba la diye şüphede duymam. yaptığımdan pişmanlık duymam çinki varsın izi kalsın. işte buna yaşanmışlık diyorlar bunların toplamına yaşlanmışlık diyorlar.
    bu yazı ile ilgili anahtar cümleye gelir isek
    sindirim siztemi ile testesteronlarına bırak kendini
    onlar seni doğru yola götürecektir
    böbreğinin götürdüğü yere git
  • GaRaJ Bekçisi • 17 Şubat 2006 22:10 • #575390
    "Eskiyi yeniyi at çöpe gitsin"in yanına bu GRJ'ın bana getirdiği bir cümle daha var kadınlarla ilgili: "Her sabah aynı gün, her gün aynı sabah, sensiz yalnız yine, her gece aynı hüzün, sorma gidemem buralardan..." Bunu da Ronin demiş ellerine, ağızlarına sağlık...

    Kadın, GRJ'da aşk... Herkes her şeyi biliyor sevgili Nem. Onemli olan farkındalık. Senin bu sosyal anahtar kelimelerin hikaye. Durum sadece hayatla ve enerjiyle ilgili. Asıl kötü olan ne biliyor musun? farkında oldukça mutlu olamıyorsun. Ama farkında oldukça daha çok farkındalık istiyorsun. Rekürsif mutsusuzluk. Karamsarlık halinin devamı ancak farkındalık halinin devamıyla mümkün. Anlayamamaya başladığında mutlu oluyorsun. Anlayamamak neyle mümkün: AŞK. Ancak aşık olduğunda anlayamıyorsun. Herşey anlamsızlaşıyor. O da o kadar zor ki...

    Belki pek ilgisiz oldu... olur, arada olur...
  • TheCanMeButThe • 17 Şubat 2006 22:15 • #575391
    hocam sen boyle cümle kurarsan seni hangi kadın hangi vatan evladı anlarki
    ancak cahil cüheyda görünmeyeyim diye hee eveeett haklısınnn deyip kafasını sallar
    pek bi alakasız oldu
    olsun olur o kadar
    bunca zaman aralığından sonra ;)
  • Nem • 17 Şubat 2006 22:20 • #575392
    aşk ha? o zaman bir büyüğümüzün dediği gibi, aşk neyi bilir, kimi sorar derim ben sana. aşkmış.. soru sorma kendine. cevap vermek zor. bu arada "A"ffedilmeyen, kırmızı şarap. günün anlam ve önemine uygun. cuma gecesi. insanların cuma gecesi söylemesi gereken bir şeyler olmalı. aşk denilen malzeme ne kadar inandırıcı, çoğu zaman es geçilen, önemsenmeyen bir şey. önemsendiğinde de çoğunlukla başka özdeşmeler sayesinde rezalet bir hale getiriliyor. veya minyadı doluyor, yani tatsız bir şey kısacası. olmuyor istesem de. ya da olur da istediğin gibi olmaz. zaten asıl sorun insanın tam olarak ne istediğini bilmeyen bir malzeme olması. bi dakka...
  • GaRaJ Bekçisi • 17 Şubat 2006 22:32 • #575393
    Aşk gerçekten bir özdeşi. Kendi kendini deşmeye yarayan bi olgu. Yaşadıkça deşiliyorsun. Ama aslında ben yine farkındalık durumuna geri dönmek istiyorum. Deşiliyorsan farkındasın demektir. Farkında olmak deşilmenin koşulu ama bunu istiyorsun. Paradoksun Bekçi'cesi..
  • Nem • 17 Şubat 2006 22:44 • #575394
    deşilmekte problem yok. insan deşilmeli zaten, başka türlü yeterince insan olunamaz bence. yeterince deşilmemiş bir insanın suratında iki üç kere katlanmış bir kartondan farklı bir çizgi birikintisi görmemek yeterince sıkıcıdır zaten. konuyu forumun konusundan dışarı çıkartmaktan hiç hoşlanmasam da bugün vapurdayken düşündüğüm bir mevzuya da değinmeden geçemeyeceğim, bana "abi" diye hitap eden bir kadınla konuşamıyorum nedense. hatta etrafında bulunan herhangi birine "abi" diyen bir kadında da aynı durum sözkonusu. olmuyor bu böyle. kasımpaşalı kadınlara kibarlık dersi veriyorlarmış, bence birbirine "abi" demedikçe "var olamayan" günümüz kadınlarının da bu tür bir eğitime ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. bana ukala diyenler olacaktır. olsun. ukalayım evet. kadın kimseye "abi" dememelidir. işin özü burdadır. al sana kalem, yaz bakalım. karşında ise sonsuza kadar çalan bir orkestra!
  • TheCanMeButThe • 17 Şubat 2006 22:57 • #575396
    Affedilmeyen in A sına ve anısına teşekkür ederim Nem.
    Kırmızı şarabın kırmızı etten başka birde cumaya denk gelmesinden bihaber yaşamaktaymışım.
    insan deşmek. suçluyu kazıyın altından insan çıkacaktır..bir tiyatro oyununda bunu demişlerdi
    kalem ve kağıt elimde ..maestro ;
    kadının abi demesi : maalesef kadının abi demesindeki temel sebeb bana sarkıntılık edilmesin tacize uğramayayım ın sen bana abi de ben sana bacı kırk yıl arasan bulamazsın sen benim gibi yaş ağacı dizelerinde saklıdır.
    kusura bakmayın ben hislerime ancak bu şekilde tercüman olabiliyorum çok fazla felsefe kitabı okumadım ilgimi çekmedi azıcık selahattin duman biraz gırgır okumuşluğum var
    neyse erkeğimizin özünde kendisine abi diyen hatun kişiye karşı bırak sarkmayı birde dış etkenlerden koruma içgüdüsü vardır ki kadının abi demesinde birde bu etken vardır
    hatta türk filimlerinde
    _ seni abi gibi bilmiştim
    _ bırak şimdi abiyi gel güzelim
    diye sazı eline alan nuri alço ülkemizde bir istisnadır
    kasımpaşadaki kadınlara kibarlık dersi vermeye gelince en fazla ulan sayın abicim demeyi öğretebilirler çünkü ağaç yaş iken eğilir derler. şimdi zorlasalar kırılır
    hatta bu kibarlık dersi verenler onlara sarkmasın diye dersten sonra güle güle abi gene bekleriz diyebilirlerde
    ukalalığa gelince : bilgeyim ehilim diye üstün görünme elden , defter_i divana sığmayacak laf gelir divaneden
  • aydngelnseslr • 17 Şubat 2006 23:37 • #575397
    "abi"leri karıştırmayalım diyorum. iki farklı "abi"dir bahsedilen fikrimce.
  • aydngelnseslr • 17 Şubat 2006 23:46 • #575398
    bir de şu var -cuma geceleri bir şeyler söylenmeli demiş bi düşünür- aşkı önemsersek önemi azalır mı ya da söze dökmek eskitir mi vesaire gibi sorular vardır kafalarda ki yukarda da belirtilmiş sanırsam benzer bi şey. eğer anlam varsa sözcüklerle eskimez, pekişir, çoğalır ama zaten yoksa sözcükler boşunadır. bunu ben uydurmadım, bir yerde aklımda kalanı bu olan okuduğum bir fikirdi. ve birini özlemek aşkı alevlendirmez, kim dediyse katılmıyorum. özlem öyle bi şeydir ki bastırır, örter. onu bi yemekteki bibere benzetebiliriz her şeyin tadını bastırıp en öne çıkan tattır.( acaba biber sevmediğimden mi bana böyle geliyor?) ben içmedim sadece kafam bulanık.