Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.

18 mart anısına dondurulmak pahasına. Nur içinde yatın.

  • TheCanMeButThe • 17 Mart 2006 19:29 • #575825
    Geldi geçti bir sene daha
    unutulmadı unutulmayacak ta
  • death_glory • 17 Mart 2006 22:12 • #575826
    kınalı ali

    Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da onlarla sohbet ediyor, “Nerelisin?” ya da “Kaç kardeşsiniz?” gibi sorular soruyordu.

    Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı. Delikanlıyı yanına çağırdı ve merakla sordu:

    “Adın ne senin, evladım?” dedi.

    Delikanlı, hazırol durumuna geçti ve komutanın sorusunu bir solukta yanıtladı:

    “Ali, komutanım” dedi.

    Sonra da, komutanın “Nerelisin?” sorusunu da aynı çeviklikte yanıtladı:

    “Tokatlıyım, komutanım” dedi. “Tokat’ın Zile kazasındanım...”

    Üsteğmen Faruk şimdi de, kafasını kurcalayan sorusunu sordu:

    “Peki evladım, bu kafanın hali ne?” dedi. “Saçlarının ortası neden böyle kırmızı boyalı?”

    Ali, duraksamadan yanıt verdi:

    “Cepheye gitmek için evden ayrılmadan önce anam saçıma kına yaktı, komutanım” dedi. “Neden yaktığını da bilmiyorum.”

    Üstteğmen daha fazla üstelemedi, “Peki, gidebilirsin Kınalı Ali” dedi.

    Onun o gün ağzından çıkan “Kınalı Ali” adı, Ali’nin o günden sonraki adı oldu. Cephede tüm arkadaşlarının ağzında onun adı artık, “Kınalı Ali” idi. Arkadaşları ona “Ali” yerine “Kınalı Ali” demekle kalmıyorlar, saçlarının ortasındaki kınasına takılıyorlar, onun kınalı saçını, zaman zaman yoğunluğunu artırdıkları şakalarının konusu da yapıyorlardı.

    Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen tutumu ve cephedeki cesur atılımlarıyla kısa sürede tüm arkadaşlarının sevgisini kazandı.

    Birgün memleketine mektup göndermek isteyince, arkadaşlarından yardım istedi.

    “Anama, babama burada iyi olduğumu ve ellerinden öpmek istediğimi bildirmek istiyorum ama, okumam yazmam yok, mektup yazamıyorum” dedi. “Bana biriniz olsun yardım eder mi acaba?”

    Bir değil, birçok arkadaşı yardımına geldi Kınalı Ali’nin:

    “Sen söyle, biz yazalım mektubunu” dediler. Kınalı Ali, söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, öteki arkadaşları ise, mektubu yazanın sağından solundan başlarını uzatarak, söylenenleri doğru yazıp yazmadığını denetliyorlardı.

    “Sevgili anacığım, babacığım” diye başlıyordu Kınalı Ali’nin mektubu ve “Hasretle ellerinizden öperim; ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin” diye devam ediyor, “Kızkardeşini, kendinden bir küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını soruyor, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini” söyledikten sonra, “Biz burada var oldukça, bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir” tümcesiyle bitiyordu.

    Mektubunu yazdırmayı bitiren Kınalı Ali, tam zarfı kapatırken birden durdu ve “İki üç satır daha ekleteceğini” söyleyerek mektubunun sonuna şunları ekletti:

    “Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, burda komutanlarım da, arkadaşlarım da benle hep dalga geçtiler. Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet’e de gelecek. Onu gönderirken sakın kına yakma saçına. Burada onla da dalga geçmesinler. Bir kez daha ellerinden öperim, sevgili anacığım.”

    Gelibolu’da savaş giderek şiddetleniyordu. İngilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle Gelibolu’ya yüklenmeye başlamışlardı. Gelibolu cephesini savunan erlerimiz, önceleri teker teker, sonraları beşer beşer, onar onar şehit oluyorlardı. Onlara destek olmak için giden yedek güçler de yeterli olmuyor, onların sayıları da giderek azalıyordu. Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali’nin komutanı bu durum karşısında çaresizliğinden ve hırsından yerinde duramıyordu. Kendisinin bölüğü, henüz sıcak temasa hazır değildi. Onlar yeni gelmişlerdi cepheye. Genç erlerini, insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Tanrı’ya dua ediyordu.

    Komutanlarının bu düşünceli ve sıkıntılı durumunu gören ve cephenin düşmekte olduğunu bilen Kınalı Ali ve arkadaşları, komutanlarına gittiler ve ondan, kendilerini cepheye göndermesini istediler. Erlerinin, yalvarırlarcasına birkaç kez yineleyerek bildirdikleri bu istekleri karşısında komutanları daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile bile onların bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı.

    Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye, hayır, bile bile ölüme gidiyorlardı.

    O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan Kınalı Ali’nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit olmuştu.

    Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali’ye, anne ve babasından mektup geldi. Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifadeyle okumaya başladı.

    (Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesi’nde sergilenmektedir.)

    Gelibolu cephesine gitmeden önce onun, arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna, aile adına babası yanıt veriyordu: “Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin gözlerinden öperim, selam ederim” dedikten sonra şöyle devam ediyordu mektup:

    “Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da, yakında cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum. Zaten artık zahireye de fazla ihtiyacımız olmadığı için, yorulmuyorum da. Siz sakın bizi merak etmeyin, bizi düşünmeyin.”

    Babası mektupta, köydeki herkesten, akrabalarından haberler verdikten sonra, “Şimdi sana ananın da diyeceği bir şey var” diyerek sözü ona bırakıyordu. Mektubun bundan sonraki bölümü, Kınalı Ali’nin anasının ağzından yazılmıştı. Şöyle diyordu anası:

    “Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler. Bizde üç şeye kına yakarlar:

    1) Gelinlik kıza, gitsin ailesine çocuklarına kurban olsun diye

    2) Kurbanlık koça, Allah’a kurban olsun diye

    3) Askere giden yiğitlerimize, vatana kurban olsun diye...

    Gözlerinden öper, selam ederim, Allah’a emanet olun.”

    Ali’nin komutanı mektubu okurken ve çevresindeki herkes onu dinlerken, hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı...
  • __baybora__ • 17 Mart 2006 22:34 • #575827
    Hangi nesil... Hangi namus... (!)

    Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
    İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.


    Çanakkale’ de toprağa düşeriz, İncirlikte yataklık yaparız. Biz düşmanı İzmir’ den denize döker, Fransa, İtalya, İsviçre’ den geriye çağırırız. Biz Maraş’ ta Sütçü İmam oluruz, üniversite kapılarında başörtüsü açtırırız. Biz nasıl idare olunuruz hocam? Savunma işbirliği... Sınır güvenliği ve sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. En sevdiğim ders beden eğitimi. Kalori hesapları öğreniyorum. Her şeyin formülünü biliyorum. Denklemleri denkleştiriyorum, bir çırpıda çorap söküğü gibi söküyorum problemleri. Bilimsel bir çağda böyle yaşanır ancak. Zaman zaman da kafama takılmıyor değil hocam; formülleri bilmeden nasıl yaşamışlar bir zaman?
  • FuL_TeLiKe • 22 Mart 2006 22:40 • #575844
    işte nesil işte namus..!

    ben bu sene 18 mart günü çanakkaledeydim..
    sağanak yağmur vardı..
    tabir-i caizse donumuza kadar ıslandık..
    (ki ölede oldu..)
    bütün bi gece beklemek niyetindeydik ama izin verilmedi..
    herkes kendisine baksın..
    koskoca bi milleti üç-beş kendini bilmezin yüzünden kimse yargılayamaz!!!
    bi hata görüldüğünde kınadığın milletler düzeltmeye uğraşırken sen ve senin gibi düşünenler sadece hata bulup konuşursunuz;düzelmeye gelince kıçınızı kaldırmak zor gelir..!
    tekrar ediyorum:İŞTE NESİL İŞTE NAMUS!!!!!!!
  • TheCanMeButThe • 22 Mart 2006 23:36 • #575845
    işte nesil işte namus..!

    kısmetse bende gidip göreceğim o mekanı
    ayrıca teşekkürler :)
  • __baybora__ • 22 Mart 2006 23:44 • #575846
    işte nesil işte namus..!

    işte nesil demişsin işte namus... sen kimsin neslisin ben asım'ın neslinden bahsediyorum. yavru kuş.. sen benim ne yaptığımı neler yaşadığımı nereden biliyorsunda konuşuyorsun..! benim yazdıklarım ortada inkarını ispat et bende susayım. edemiyorsan sen sus.
    milletler derken kimden bahsediyorsun onuda anlayamadım? bir türk milleti var. bir de anzak, ingiliz, avustralya gibi(itilaf devletleri) milletler vardı.. sen ya bunlardan birinin neslinden bahsediyorsun. ya da saksıcağızın şarj etmedi... sen benim ne dediğimi anlamadan sırf birşeyler yazmak için mi yazıyorsun yoksa çanakkaleye gittiğini söylemek için uygun bir platform bulmanın sevinci ile ne yazdığının farkında olmadan yazıyorsun.
    FuL_TeLike... aman ne nesil ne nesil...
    öpüldün canım
  • pesimist • 23 Mart 2006 13:09 • #575847
    işte nesil işte namus..!

    buda ayrı bir moda oldu...
    net ortamında biri bişey dediği zaman anında verilen cevap belli
    sen benim ne yaptığımı neler yaşadığımı nereden biliyorsunda konuşuyorsun..!

    sen "FuL_TeLike" nin neler yaptığını nerelerden geçtiğini nerden biliyorsun bu denecekse...
    sen hangi nesile nerde bakrtın onu sorarım sana burda sivri dilli olup ben kendimi eleştirebiliyorum ben bilgili adamım diye gezinmekle olmuyor bu işler...
    taksimin arka sokaklarında veya ankaranın sessizce ot çekilen sokaklarında ararsan Asımın neslini göremezsin tabi...
    Asımın nesli oralardan uzak kardeş... bakacağın yeri bil sadece
    çok güzel demiş FuL_TeLike kardeşim...
    Anca konuşursunuz işe gelince bi tarafınızı kaldırmazsınız demişya çok doğru valla...
    İŞTE NESİL İŞTE NAMUS!!!!!!!

    şşt __baybora__ :)
    öpüldün canım :)


    saygılarımla
    pesimist
  • mi-mar • 23 Mart 2006 17:08 • #575848
    konu ile alakası yoktur. şahsıma yazılan bir yazıya cevap niteliği taşır

    ...
  • __baybora__ • 23 Mart 2006 17:32 • #575849
    konu ile alakası yoktur. şahsıma yazılan bir yazıya cevap niteliği taşır

    yukarıdaki başlık bana aittir... Aynı firmada çalıştığım "mi-mâr" nick'li arkadaşımın bilgisayarında şahsıma yazılan yazıya cevap vermek için yazdım ama oturumun onun kullanıcı adı ve şifresi ile girildiğinin farkında olmadım. olamadım..! Biraz gerdi beni galiba... Belki de çabuk sinirlenen bir yapıya sahibim.. Yazdıklarımın arkadaşımın oturumu ile yazıldığının farkına varınca da düzeltme ile yazdıklarımı silip "..." koydum. Neyse...

    Öncelikle saygın için teşekkür ederim.
    bak güzelim. Anlamıyorsunuz... birisi burada ne zaman birşey yazsa sırf muhalefet olsun veya bende bir şeyler yazayım diye "....." neyse yazıyorsunuz. Sonra ben hanginizin boynuzuna dokundu dediğimde zorunuza gidiyor. Kardeşinin ve senin namus anlayışını bilemem… elbette konunun Çanakkale olduğu bir forum alanında yazıyorsanız bir şeylere iyi niyetle yaklaşıyorsunuzdur lakin bu nasıl bir namus anlayışıdır çözemedim... eğer ortak bir payda da buluşuyorsak yazmak için yazıyorsunuz veya yazılanı anlamadan yazıyorsunuz demeliyim. Ama benim gördüğüm manzaradan birilerinin namusunun kirletildiğini dahası, bilerek olmasa bile(bilmekten kastım farkındalık, basiret) isteyerek namuslarını kirlettiği... Sonra kalkıp üç-beş zibidinin, genelevde çalışan kadın gibi benim suçum yok aslında bizi bu hale toplum getirdi gibi serzenişlerini duymaktan bıktım. Benim kastettiğim elbette gençlik öğesinin giderek içinden çıkılmaz bir hal aldığıdır.
    Bakın son kez söylemek istemiyorum amiyane tabirle olacak ama ben direk olarak ne senin ne de bir başkasının namusuna dil uzatmadım ve herhangi birinin namusuna dil uzatılmasını istemem. herhangi biri başka birine ederse de uyarırım. Canım. Anladın mı?
    yalnıız.. Hanginizin namusuna dil uzatıldı ki konuşuyorsunuz. yoksa yazmak için mi yazıyorsunuz demek zorunda bırakıyorsunuz insanı.
    benim tepkim, benim şahsım hakkında yazılmış olmasıdır. bu yüzden ben "benim hakkımda ne biliyorsun" diye sorarım adama. ha söylediklerimden böyle bir şey çıkartılabilir denilecek olursa ki bu da mümkündür.. daha önce birşey yazmamıştım bu konu ile ilgili!
    anlatıyorum.. anlatıyorum... çünkü biliyorum ki ben biliyorum ki anlamayacaksınız.
    Anca konuşursunuz işe gelince bi tarafınızı kaldırmazsınız demişya çok doğru valla...

    Yani merak ediyorum siz benim bir yerimi kaldırıp kaldırmadığımı nerden biliyorsunuz... yoksa biliyor musunuz?.. :)
    Evet bence de...
    İŞ'TE NESİL İŞ'TE NAMUS...
    Seni de öpüyorum canım... ve son olarak, “gelin abi gelin hepinize yetecek kadar sevgi ve öpücük mevcuttur.” diyorum yine gelecek arkadaşlara.. Vermiş olduğum bir açık çektir.
  • __baybora__ • 23 Mart 2006 22:38 • #575851
    "Her gün bir yere konup göçmek, akar su gibi bulanmamak, donmaktan kurtulmak ne hoştur... Dün de geçti düne ait söz de dün gibi gelip geçti. Bugün yeni bir söz söylemek gerek. Cancağızım”


    Mevlana