Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.

Eski mesaj arşivi

  • öz türkçeci • 24 Haziran 2008 01:56 • #394984
    Ben ortada bir saygısızlık göremiyorum. Basmakalıp sözler sarf etmene gerek yok.
  • Ay Prensesi • 24 Haziran 2008 02:05 • #394985
    Ağır konuştuğum zaman, bulamayacağın sözcükler yüzünden 15 yaşında oluşuma laf sokup susacaksın eminim. Bunu yaptığın an sen "basmakalıp" olacaksın ve ben saygımı tamamen yitireceğim. :) Bu yüzden bu saçma konuşmayı burada bitiriyorum. Evet, ben bitiriyorum ve sana iyi geceler diliyorum...
  • öz türkçeci • 24 Haziran 2008 02:12 • #394986
    Eyvallah.
  • rendo85 • 24 Haziran 2008 20:27 • #395025
    uuu yol geldi :Ç

    yahu ben severek dinlerim birisi düzgün birşey anlatırsa.. ancak bunu bir misyon haline getirenlere de ufaktan kıllık yaparım. eğer kötü niyet sezersem, bozmak için yeterli şartlar sağlandığında üstüme düşeni yapmaktan çekinmeyip, aksine daha da üstlemek kaydıyla kinayemi yapıp ortalıktan çekilmeyi alışkanlık haline getiririm. yani, bu cümlelerden de anlamadığınız gibi aslında anlamsız gibi görünen ama içerisinde gizli gizli laf sokmalar barındıran güzel "Türkçe" mizin güzel kelimelerini çok yerinde kullanırım.

    anlayana... daha doğrusu Türkçe' yi harbiden bilene... ;)

    Ek: Literatürde "İstanbul Türkçesi" diye bir tanımlama yoktur. Ankara için farklı, Adana için farklı Türkçe mi var? Lütfen kıçımızdan uydurup yaygınlaştırmayalım :Ç
  • öz türkçeci • 25 Haziran 2008 17:06 • #395062
    "...yap yaşayan türkçeden,
    türkçeyi incitmeden,
    istanbul’un türkçesi
    zevkini, olsun yeden.
    arapçaya meyletme
    iran’a da hiç gitme;
    tecvidi halktan öğren,
    fasihlerden işitme..."
    Ziya Gökalp'in lisan şiirinden bir alıntıdır. Yani "kıçtan" uydurulmuş bir şey değildir. Tarih bilgisizliği böyle bir şey olsa gerek.
  • öz türkçeci • 25 Haziran 2008 17:17 • #395064
    İstanbul Türkçesi, bugünkü yazı dilimizin, başka bir ifadeyle edebî dilimizin temelini oluşturan Türkçedir. Nihad Sâmi Banarlı'nın yaptığı şu tarif, İstanbul Türkçesi hakkında yapılabilecek belki de en güzel tariflerden biridir:


    "İstanbul Türkçesi de yalnız İstanbul halkı tarafından değil, İmparatorluk coğrafyasının her tarafından gelen Türkler ve Türkleşenler tarafından, Türkçe ve Türkçeleşmiş kelimelerle ve türlü söz ve söyleyiş incelikleriyle işlenerek, dil güzelliği ve dil mûsikîsi bakımından emsâlsiz bir tekâmüle mazhar olmuş bir lisandır."
    Bilgisizliğin yanında üşengeçlik de var anladığım kadarıyla. Üşenmeyip herhangi bir arama motoruna "istanbul türkçesi" ni aratsaydın böylesine zavallıca yorumlar yapmazdın.
  • Chloralhydrat • 25 Haziran 2008 17:18 • #395065
    evet istanbul türkçesi diye birşey vardır.
  • rendo85 • 25 Haziran 2008 20:50 • #395089
    aramızda "İstanbul Türkçesi" kavramının ne demek olduğunu bilmeyenler var sanırım... ya da daha doğrusu benim "lugatta böyle birşey yok" diyerek ne demek istediğimi anlamamışlar.. işte "Türkçe" yi bilmemek bu olsa gerek :Ç

    acaba ben Fransızca mı yazdım nan :S ??? eğer öyle değilse yazık bu millete.. ne konuştuğumdan, ne de konuşulandan nasibini alamamışlar demek ki..
  • rendo85 • 25 Haziran 2008 20:55 • #395090
    Görmüşken...

    Bir de şey var.. Hepimizin bildiği gibi güzel Türkçe' mizde şapkalı "i" ve şapkalı "a" yok, değil mi?
    Yani bu kadar büyük hatayı yapıp, sonra karşıdan çok bilmişlik yapmak, ne kadar ezik bir davranıştır, bilinmez. Önce bu kelimelerin nasıl yazmak gerektiğini bilmek, bence öz eleştiri olmalı. Takdiri size kalmış.
  • insane_im • 25 Haziran 2008 20:58 • #395091
    Böyle bir kolonide, böyle basit (aslında bu kelimeyi kullanmak istemezdim; ancak başka kelime bulamadım) tartışmaları görmek üzücü. Böyle bir koloni diyorum; çünkü burada bulunan insanların duyarlı olduğunu düşünüyorum. Benim bildiğim duyarlı insan kavramı da saygı çerçevesi içerisinde tartışmayı bilecek yetkinliktedir. Her neyse, böyle tartışmak yerine daha gerekli şeyleri tartışmak güzel olur sanırım :)
    Bu arada Türkçe'ye yeni kelimeler kazandırılmasından yana olunmama durumunu da anlayamadım ben. Ne sakınca ya da yanlışlık var bunda bir açıklık getirebilir misiniz?