Kapat
..yükleniyor..
Kapat
İşi müzik olanlar, işlerini GaRaJ'da tanıtıp, müzisyene ulaşıyorlar. GaRaJ rehberini inceleyin.

garajda siyaset içeren koloni vs..

  • FuL_TeLiKe • 6 Şubat 2008 01:50 • #590214
    Siyaset olmayan yer bulunmaz

    evim oteL değil zaten..
    her geleni almıyorum..
    onu laFın geLişi söyledim..
    .)
    kimse buyurmasın..
  • simulacrum • 6 Şubat 2008 02:09 • #590217
    Siyaset olmayan yer bulunmaz

    Buradaki mesajı aşağıya taşıyorum çünkü yüz elli saatte yazıp bitirdiğim için üstüne bir sürü mesaj gelmiş ve arada kaynamış.
  • simulacrum • 6 Şubat 2008 02:12 • #590218
    Single_FACTOR; mesajımın silinmesine yönelik yaptığın bir nebze tatminkar açıklama için teşekkür ederim. Üslubumun rahatsız edici olduğu, ikili tartışmalarda terazinin kefesini benden yana doldurup adaletsizlik doğurduğu malumumdur. Olabildiğince dikkat ederim (bkz. uzlaşılabilir insan modeli).

    Tartışma kendisini siyasetin engellenemeyeceği noktasına taşıdı; ya da bana öyle görünüyor, algıda ısrarcılık. Ama yasağın kaldırılmasındaki aleni mantık henüz görülmediyse, bakın birazdan bu işi yapacağım ve huzurla yataklarımıza gireceğiz.

    1 - Her şeyden önce, Garaj'ın bir müzik sitesi olması dolayısıyla siyasetin uzak tutulması gerektiği savı (ki pek çokları sürekli bunu tekrarlıyor) kolonilerin varlığıyla en başından çürüyor. Çünkü tüm kolonilerin müzikle alakalı olmadığı ve olmasının da beklenemeyeceği açık. Eğer öyle olması beklenseydi forumun müzik bölümü bu ihtiyacı yeterince karşılardı. Megadeth üzerine konuşmak için bir Megadeth kolonisi açmak gerekmez, değil mi? Ya da forumun müzik bölümünü kapatıp tüm müzik tartışmalarını kolonilere postalayabilirsiniz. Böylece "bir müzik sitesi olmaktan kaynaklı siyaset yasağı" sağlam bir mantığa oturmuş olurdu. Şimdi "Garaj bir müzik sitesi, siyaset olmaz" diyenler yeni bir gerekçe geliştirmeliler, çünkü an itibariyle bunu çürütmüş bulunmaktayım.

    2 - Siyasetin ne olduğu üzerine konuşmadan ve siyasetin açık bir tanımını yapmadan bu şeyin yasaklanmasından yana durmak biraz gülünç. Eğer size siyasetin ne olduğunu sorduğumda bana vereceğiniz cevaplar "Tayyip, türban, cumhuriyetin değerleri, laiklik, Kemal Unakıtan, faşist, komünist, Baykal, yerel seçimler, sınırötesi operasyon" gibi sözcüklerden öteye gidemiyorsa, tartışma baştan düşmüştür, çünkü aynı şey üzerine konuşmuyoruzdur. Bu sözcükler siyaset kavramının gazetedeki sınırlı yansımalarıdır, yani "görünür" olanlardır. Platon evreni ikiye böler ve görünür olanla (yani duyular dünyası, algılanabilen nesneler), soyut olanları (ideler dünyası, yani saf düşüncenin mefhumları) birbirinden ayırırdı. Algılanabilir nesnelerin, düşünülebilir kavramların birer yansısı yani kopyası olduğunu söylerdi. Bakın bu basit şemadan nereye geçiyorum: Siyaset denen şey saf düşüncenin bir mefhumudur ve dünyadaki görünümü, yani gazetelerde okuduğunuz o şeylerin adı "politika"dır. Siz politikanın yasaklanmasını istiyorsunuz ve ben bunun doğru olmadığını söylüyorum ve size bunu anlatmak için de siyasetin sandığınız şey olmadığını öğretiyorum. Aristoteles'i tanırsınız, batı düşünce tarihinin 1500 yılını etkilemiş müthiş bir filozoftur. Kendisi etik, yani ahlak felsefesi üzerine önemli şeyler söylemiştir ve sorun bakalım Aristo'ya etik nedir diye. "Siyaset" diyecektir size, başka da bir şey olamaz. Aristoteles insanların nasıl bir arada yaşayabilecekleri, insan ilişkilerinin nasıl düzenleneceği, ortak yaşam alanlarında nelerin söz konusu olabileceği üzerine söylenen, yapılan, edilen her şeyin siyaset, yani etik, yani ahlak meselesi olduğunu söylemiştir. Siyaset ahlaktır, ahlak da siyaset; çünkü birden fazla insanın olduğu yerde, birden fazla insanı etkileyecek biçimde ortaya çıkar. Yani soluk alıyorsak ve soluk aldığımızı bilen başka soluk alanlar varsa orada ahlaktan söz edilebilir hepimiz birer siyasetçiyizdir.

    Tüm bunların ışığında, politika denen şey hayatta olmanın, yani var oluşun zorunlu bir sonucudur. "Siyaset olmasın, nefret ediyoruz, siyaset konuşmayın bik bik, iğreniyoruz" falan diyen insanlar, kendi hayatları üzerine alınan kararlara etki etmekten kaçınan, "amaan, konuşsam n'olacak sanki" diyerek korkunç bir pasifizme saplanan, gırtlağına kadar apolitize olmuş 21. yüzyıl insanının tipik karakter modelidir. Sebebi korkudur, bilgi korkuyu öldürür; sorun daha net görülebiliyor mu şimdi?

    3 - İlk maddede kolonilerden bahsetmiştim. Koloniler ve kuralları üzerine de konuşulmuş yukarıda. Birazdan hepsi tekrar çürüyecek.

    Şimdi bir koloni ele alıyoruz, üyesi olduğum Sinema Sevenler kolonisi. Haliyle yönetmenlerden ve filmlerinden bahsedeceğiz, değil mi? Soundtrack konuşacak halimiz yok. Ben, favori yönetmenim olan Michael Haneke'den söz açmak istiyorum örneğin. Yalnız şu var ki; her filminde ortalama bir burjuva ailesinin başına belalar saran bu kurnaz ve dahi adamın filmlerini, burjuvaziden ve toplumsal tabakalardan bahsetmeden anlatamam. Medya kültürüne ve haliyle medya kuramlarına, yani büyük ölçüde siyasete uğramadan Haneke'den konuşamam. Lars von Trier, Ingmar Bergman, Woody Allen, Federico Fellini, Andrey Tarkovski ve hatta David Lynch. Böyle büyük sinema dahilerini, siyasi düşüncelerin zeminine ayak basmadan asla tartışamam, mümkün değildir, bunu hiç kimse yapamaz. E öyleyse ne yapacağız? Şafak Sezer'in filmleri yahut Rocky serisi falan da sinema olmadığına göre, ne konuşacağız? Kapatalım öyleyse koloniyi, değil mi?

    Bir diğer örnek, yine üyesi olduğum Kitap Kurdu kolonisi. Ayşegül Ormanda'yı okumaktan sıkıldıysak biraz siyaset yapmamız gerekebilir. Jean Paul Sartre'ın Duvar adlı öykü kitabından bahsetmek istiyorum ama bana siyaseti yasak kıldığınız için egzistansiyalizmin çağdaş babası olan bu büyük düşünürü tartışamıyorum. Halbuki Nobel ödüllü (ama kendisi ödülün yazarı sınırlayacağını düşünüp ödülü reddetmişti) bir edebiyatçı kendisi. E öyleyse bu koloniyi de kapayalım, değil mi?

    Felsefe kolonisine gelelim. Hegel'den bahsetmek istiyorum ama bana diyalektiği yasakladığınız için Alman idealizmi üzerine tek cümle edemiyorum. Hatta sırf bu sebepten dolayı Platon'a bile inemiyorum. Öyleyse tez elden bunu da kapıyoruz, değil mi?

    Bu mantıkla her koloniyi yasaklayabilirsiniz, buna inanın. Tabii eğer sinema kolonisine "American Gangster'ı izledim, şahane filmdi hacı sen de izle" yahut Kitap Kurdu kolonisine "kanki Secret'ı okudum hakikate erdim" ya da felsefe kolonisine "abi nietzsche'ye tapıyorum, acı müthiş bir şey, i thank god for the suffering" falan gibi şeyler yazmıyorsanız. Ha eğer bunları yazıyorsanız, mevcut işleyiş şahaneymiş ve gerçekten siyasete hiç lüzum yok.
  • linde_ • 6 Şubat 2008 02:13 • #590219
    Siyaset olmayan yer bulunmaz

    Hiç sanmıyorum.

    Ona buna laf atarak bir sonuç elde edilmez. İsviçre'ye bağlı küçük bir devletçik söyler misin bana. Sitede sivrilme amacı gütmediğim için laga luga yapmıyorum. Yoksa bende 24 saat bilgisayarın karşısına dikilir. Özlü sözler söyleyebilirdim millete. Ama normal bir insan düşününce bunların boş iş olduğunu anlıyor.

    Ben körüm ve senin yazılarından bir sonuç çıkaramıyorum. Çıkaranlar altıma yorum yazabilir. Yazacak kimseleri tahmin edebiliyorum. Ama onların harici kimse olmayacak. Belkide düşünce tarzın buradaki herkesten çok farklıdır ondan.
  • FuL_TeLiKe • 6 Şubat 2008 02:17 • #590220
    Siyaset olmayan yer bulunmaz

    muhtemelen ondandır..

    şimdi nasıl okuduğun konusunda daha net fikir sahibi oldum..
    1 gerek yok tartışmaya da..
  • FuL_TeLiKe • 6 Şubat 2008 02:39 • #590221
    dialogların 1 tanesinde geçiyodu (hangisi hatırlayamadım)..

    platon siyaset etme yetisinin herkese eşit dağıldığını söyler..
    ama erdemlerin en büyüğü olan "akıl"ın eşit dağılmaığını da söyler..
    tedirgin olduğum husus siyaset konuşmak değil; akıl hususudur..

    (anlamayan zaten anlamasın, gerek yok..)
  • Ktulu • 6 Şubat 2008 02:51 • #590222
    Siyaset olmayan yer bulunmaz

    Ya şu "bir"leri "1" şeklinde yazmasan?
  • Ktulu • 6 Şubat 2008 02:59 • #590223
    Similacrum kardeş, yazını okumadım, bu konuda bu kadar uzun uzadıya yazı yazmanın ve okumanın gerekli olmadığını düşünüyorum çünkü. Zaman kaybı..

    Ama benim merak ettiğim başka bişey var. Önce garajla ilgili bu kadar çok yazıp çizmene neden olan şeyi açıklar mısın? Yani senelerdir buralarda takılan insanlar bile pek yorum yapmazken birden ortaya çıkıp bu konularda konuşma hevesin nerden geliyo sadece merak ediyorum yanlış anlaşılmasın.

    Veya şöyle sorayım: Garajı senin için bu kadar önemli kılan şey ne?
  • simulacrum • 6 Şubat 2008 03:24 • #590224
    Güzel soru.

    Okulum tatile girdi, dergilerin yeni sayıları da basıldı. Görünürde hiçbir işim kalmadı, çok içiyor, sabaha karşı uyuyor ve tüm günü resim yaparak geçiriyorum. Civarda arkadaşım yok, çürümemek için konuşmak zorundayım ve Garaj'ı önceden de bildiğim için burada vakit geçirmek istedim. Bakarsın bir şeyler değişir ve senelerdir burada takılıp yazmayı ve okumayı zaman kaybı olarak gören kimselerin yapamadıkları işi bir hafta içinde tamamlayıp giderim.
  • Ktulu • 6 Şubat 2008 03:35 • #590225
    Bence insanları küçümseme.

    Ya da kendini çok büyütme kendi gözünde.